استعيذ بالله :
يا ايها الذين امنوا اذكروا الله ذكرا كثيرا
قال رسول الله
صلى الله عليه و سلم : الدنيا ملعونة ملعون ما فيها إلا ذكر الله و عالم أو متعلم
Muhterem Mü’minler
Akl-ı selim
sahibi her insan, bu âlemin mükemmel bir
nizam içerisinde yaratıldığını, milyarlarca yıldızı ve binlerce ahenkli sistemi
barındıran uzay da dâhil, canlı-cansız her mahlukun, harika bir intizama sahip
olduğunu tefekkür edip anlamaya çalışmalı, ve yine bu tefekkürü sayesinde ibret
alıp Halık-ı Alem olan Allah’a boyun eğerek, O’nu zikir ve tesbih etmelidir.
Zikir kelimesi
lügatte "bir şeyi kalple veya dil ile anma, hatırlama, akılda tutma"
manasına gelir. İslam Istılahı’nda ise "Allah'ı anmak, hatırlamak, dilde
ve gönülde tutmak, O'nu unutmamak, gaflet halinde olmamak" mânasında
kullanılır. Daha hususi olarak Allah ismini ve esmâ-i hüsnâyı, "lâ İlahe
illallah" gibi diğer dinî ifadeleri dil ile tekrar etmeye de zikir denir.
Dil ile zikir olmakla beraber kalbî zikir afdal olarak kabul edilmiştir.
Al-i İmrân
Suresi’nin 190 ve 191. Ayet-i Kerimeleri’nde mealen şöyle buyruluyor: “Göklerin
ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelip gidişinde akl-ı
selim sahipleri için gerçekten açık ibretler vardır. O akl-ı selim sahipleri
ki, ayakta dururken, otururken, yanları üzerine yatarken (her vakit) Allah’ı
zikrederler, göklerin ve yerin yaratılışı hakkında tefekkür ederek (şöyle derler):
“Rabbimiz sen bunu boşuna yaratmadın. Seni tesbih ederiz. Bizi cehennem
azabından muhafaza et”
Bu ayet-i
kerimelerin tefsirinde şu ifadelere yer veriliyor: “Göklerin ve yerin
yaratılışı ve gece ile gündüzün değişip durmasında sayılamayacak kadar ayet ve
deliller vardır ki bu deliller Kâinatın bütün mülkünün Allah’a mahsus olduğuna
ve Allah’ın kudretine, Kibriyâ ve azametine delalet ederler. Fakat bu ayetler
herkes ve her akıl için değil temiz ve tam akıl sahipleri demek olan ülül-elbâb
içindir”[1]
Peygamber
Efendimiz (s.a.v.) bir gece sabah namazı vakti gelinceye kadar ibadet edip
gözyaşı dökmüşler, namaz için gelen Hz. Bilal kendisine “Ya Rasülallah, Allah
geçmiş ve gelecek bütün günahlarını affettiği halde niçin böyle ağlıyorsunuz”
şeklinde süal edince de “Ya Bilal, şükreden bir kul olmayayım mı? Nasıl
ağlamayayım. Allah bu gece şu ayetleri inzal buyurdu” diyerek mealini
verdiğimiz ayetleri okumuşlardır. Ardından da “Yazıklar olsun bu ayetleri
okuyup da sonra tefekkür etmeyenlere” buyurmuşlardır.
Bu itibarla
Allah’ın ayetlerini tefekkür etmek ve ibret alıp Allah’ı zikir ve tesbih etmek
dinimizin emir buyurduğu kulluk vazifelerindendir.
Kur’ân-ı
Azimü’ş-Şân’da Allah’ı zikr ve tesbih etmeye teşvik eden daha birçok ayeti
kerime vardır. “Ey İman edenler, Allah’ı çok zikredin. Sabah akşam O’nu
tesbih edin.”[2]
“Allah’ı çok zikredin ki kurtuluşa eresiniz”[3], ve “Siz beni zikredin
ki ben de sizi zikredeyim”[4] meallerindeki
ayeti kerimeler zikrin ehemmiyetini anlamamız için kâfidir.
Peygamber
Efendimiz (s.a.v.) de bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyuruyorlar : “Bir
topluluk Allah’ı zikretmek üzere bir araya gelirse melekler onların etrafını
sarar, Allah’ın rahmeti onları kaplar, üzerlerine sekinet iner ve Allah-ü Teâlâ
onları kendi katındakilere medh eder.”[5]
Muhterem
Mü’minler
Kur’ân-ı
Kerim’de zikrin nasıl yapılması icap ettiği de bizlere öğretilmiştir. A’raf
Suresi’nin 205. Ayeti kerimesinde mealen şöyle buyruluyor: “Kendi kendine,
yalvararak ve ürpererek, alçak sesle sabah akşam Rabbini zikret, gafillerden olma”
Bu âyet-i
Kerime’de Allah'ı dil ile zikrederken aynı zamanda kalben ve ruhen de zikir
halinde olmak, kulluk şuuru ve edebiyle, Allah'a hürmetten dolayı ürpererek
yakarış hali içinde O'nu zikretmek gerektiği ifade edilmektedir. İmam-ı Gazâlî
Hz. bu mevzuyu izah ederken zikrin bütün ibadetlerin en yücesi ve en faydalısı
olduğunu, fakat böyle olabilmesi için zikreden kişinin kalbinde ünsiyet ve muhabbet
bulunması gerektiğini; böyle bir ruhî halin olmadığı, sadece dilde kalan zikrin
insanın manevî hayatına ve ahlâkî tekamülüne hiçbir tesirde bulunmayacağını ifade
etmektedir. Nitekim âyetin sonundaki "Gafillerden olma!" ikazı da bu
hususa işaret etmektedir.[6]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder