REKLAM

AKKOYUNLAR etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
AKKOYUNLAR etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

1.12.2016

BİR MEKTU VE BİR ZAFER…

                   Fatih Sultan Mehmed Han, Osmanlı sultanlarının her yönden en büyüğü olarak bilinir. Bu büyük padişah, daha çok batıda Hıristiyanlara karşı harp etmiştir. Fakat doğu cihetinde de Anadolu beyliklerinden Trabzon Rum İmparatorluğu’na ve Kırım Hanlığı’nın ilhakına kadar pek çok faaliyette bulunmuştur. O sırada doğuda üç büyük devlet bulunuyordu. Bunlar Osmanlılar, Memluklar ve Akkoyunlular’dı. İşte Fatih’in doğu cihetine yaptığı seferlerin en büyüğü Otlukbeli zaferi olarak bildiğimiz Akkoyunlu seferidir.
         Akkoyunlular başlangıçta bir beylik derecesinde küçük bir devlet iken Uzun Hasan’ın hükümdar olmasıyla güçlenmeye başladılar. Osmanlı-Akkoyunlu sürtüşmesi de bundan sonra ve özellikle 1460’lı yıllardan itibaren ortaya çıkmıştır. 
         Bu çekişme, Akkoyunlular güçlendikçe arttı. Şöyle ki, Uzun Hasan önce Karakoyunlu hükümdarı Cihanşah’ı mağlup edip devletini ortadan kaldırmış, sonra da aynı şeyi Maveraünnehir hükümeti hükümdarı Ebu Said Miranşah’a yapmıştı. Bir süre sonra Uzun Hasan meşhur Horasan hükümdarı Hüseyin Baykara’yı da yendi ve topraklarının bir kısmının ele geçirdi. Bütün bunlar 1470 yılına kadar olup bitmişti. Uzun Hasan, bu suretle sınırları Fırat havalisinden Maveraünnehir’e kadar uzanan büyük ve kudretli bir devlet kurmuş oldu. Kendisini çok üstün görmeye başlayan ve Fatih Sultan Mehmed’i de yenebileceğini zanneden Uzun Hasan, rivayet edildiğine göre Ebu Said’i yendiği gün atını meydana sürmüş ve “Bu diyârın serdârları şecâ‘atim âsârını gördüler, fırsat elverirse bu nöbet isterim ki, cür’et ve celâdetim Hüdâvendigâra ( Osmanlı Sultanı ) gösterem” demişti. Kendisini Timur’un varisi olarak görüyordu ve onun yaptığı işi kendisinin de yapabileceğini zannediyordu.
         1470 yılından itibaren iki devlet arasındaki sürtüşme daha da arttı. Uzun Hasan’ın Karamanoğulları’nı destekleyip onlara asker ve silah göndermesi, Osmanlı aleyhine Venediklilerle yaptığı ittifaklar ve son olarak Timur’un Sivas’ta yaptığı fenalığı onun Tokat’ta yapması ve ordularının Karaman topraklarına girmesi bardağı taşıran son damla oldu. Bu haber padişaha ulaştığında büyük bir teessür ve kızgınlık içinde derhal sefer hazırlığı yapılmasını emretmiş ve Akkoyunlu hükümdarına bahsimizin konusu olan şu dehşetli ve azametli mektûb-ı hümâyûnunu göndermiştir:
         “Bundan evvel annenin ricâsıyla pençe-i gazabımdan halâs olmuştun. Biz de seni mütenebbih olmuş ve semt-i salâha teveccüh etmiş kabul ederek affeylemiştik. Halbuki senin gibi imansız bir Türkmen’in benim zamân-ı ma‘delet-nişân-ı hüsrevânemde saltanat ve istiklâl da‘vâsında bulunması haramdır. Senin, kendin gibi birkaçına şiddet yoluyla gâlib gelmene, kendi topraklarında gösterdiğin gurûr ve azametine, hattâ bütün kudret ve şevketine bizim müsâ‘ade ve müsâmahamız sebeb oldu.Buna rağmen bâde-i gurûr ile mest ü medhûş olarak ve inâyât-ı pâdişâhânem hukûkunu unutarak adâletli idârem altında rahat bir surette yaşayan Tokat’a ve sonra da Karaman ülkelerine askerlerini göndererek tıynet-i redîe-i Türkmâniyen muktezâsınca ahâliye zulmettirdiğin, bir takım şiddetlere başvurduğun ve rezâletlere sebeb olduğun ma‘lûmumuzdur. Onun için seni öldürmek ve memleketini tahrip etmek üzere bu yılın bahârında harekete karar verdik. Seni affetmek kat‘iyyen düşünülmemektedir. Beyhûde zahmet çekme! Sen vilâyet yıkmayı pâdişâhlık mı zannettin? Çekinmeden korkmadan topraklarımıza tecâvüz ettiğin için kılıcımız senin göğsünde kana bulanmalıdır. Er isen meydana gel. Kadın gibi delikten deliğe girme. Hazırlıklarını yap, haber verilmedi deme. Zira ki vücûd-ı habîsin arza-i telefdir ve bu babda özür ve bahâne bertarafdır.”
         Fazla söze hacet yok. 1472 yılının sonlarında gönderilen bu mektuptan sonra kışı savaş hazırlığıyla geçiren Osmanlı ordusu, 1473 Ağustosu’nun 11. günü Otlukbeli’nde Akkoyunlu ordusunu 8 saat içerisinde perişan etti. Uzun Hasan, selameti kaçmakta buldu. Bu savaştan sonra bir daha belini doğrultamayan Akkoyunlu devleti, Uzun Hasan’ın ölümünden kısa bir süre sonra da tarih sahnesinden çekilmiştir.