REKLAM

hz yunus etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
hz yunus etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5.11.2016

HUTBE AŞURE GÜNÜ


استعيذ بالله : إِنَّ عِدَّةَ الشُّهُورِ عِنْدَ اللَّهِ اثْنَا عَشَرَ شَهْرًا فِي كِتَابِ اللَّهِ يَوْمَ خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ مِنْهَا أَرْبَعَةٌ حُرُمٌ
قَالَ النَّبِي صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ صِيَامُ يَوْمِ عَاشُورَاءَ إِنِّي أَحْتَسِبُ عَلَى اللَّهِ أَنْ يُكَفِّرَ السَّنَةَ الَّتِي قَبْلَهُ
                Muhterem Mü’minler,
            Hutbemiz Âşûrâ Günü hakkındadır.
            Malum olduğu üzere “Âşûrâ”  Muharrem-i şerifin onuncu gününe isim olarak verilmiştir.  “Aşûrâ, Âşûr, Âşûrâ’ gibi telaffuzları da mevcuttur.[1]
Zaman, Cenab-ı Hakkın halkettiği mahlukâttandır. Cenab-ı Hakk indinde bu itibarla bütün zamanlar müsavidir. Zamana kıymet veren şey, içinde vuku’ bulan Tecelliyât-ı İlâhidir. Bu sebeple Muharrem-i Şerif ve bilhassa âşûrâ günü, müslümanlar tarafından oruçlar, namazlar ve nafile ibadetler ile en güzel şekilde ihya edilmesi icabeden günlerdendir. 
Fakih Ebulleys es-Semerkandî (rh) hazretlerinin beyanına göre, Âşûrâ Gününde vâki’ olduğu rivâyet edilen hâdiseler şunlardır:
-Hz.Âdem(a.s.)’ın halk edilmesi, Cennet’e girmesi ve Cennet’ten çıktıktan sonra tevbesinin kabûlü,
-Hz.İbrâhim(a.s.)’ın velâdeti, Halîlüllah pâyesine ermesi, Nemrut’un ateşinden kurtulması,
-Hz.İdris(a.s.)’ın semâya ref’ olunması ve Hz.Eyyûb(a.s.)’ın hastalıklardan kurtulması,
-Yûnus (a.s)’ın balığın karnından kurtulması, Süleyman (a.s)’a saltanat verilmesi,
-Hz.Îsâ(a.s.)’ın velâdeti ve kendisine suikast hazırlayan Yahûdîlerin elinden kurtarılıp, semaya yükseltilmesi
-Hz.Mûsâ(a.s.) ve ümmetinin Fir’avn’ın zulmünden kurtuluşları ve Fir’av’nın suda boğulması,
-Hz.Nuh(a.s.)’ın, gemisinin Cûdi dağına oturması ve karaya ayak basması,
-Hz. Hüseyin (ra) Efendimizin Şehid edilmesi gibi hadiseler Âşûrâ Gününde vâki olmuştur.
-Kıyametin kopması da yine aşura günü olacaktır.
Peygamber Efendimiz (SAV), Medine-i Münevvereyi teşriflerinde, âşûrâ’ günü yahudilerin oruç tuttuklarını görünce, bunun ne orucu olduğunu sordular. Onlar da; “Bu gün hayırlı bir gündür. Bu gün Allah’ın İsrailoğulları’nı düşmanlardan kurtardığı, Hz. Mûsa’nın da şükür için Oruç tuttuğu gündür.”, dediler. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz: “Ben Musa’ya sizden daha yakınım” dedi ve Aşura günü orucunu tuttu, ashabına da tutmalarını emretti.  Ashâb-ı Kiram:”Ey Allâh’ın Rasûlü, o(Âşûrâ) Yahûdi ve Nasrânî’lerin büyük saydıkları bir gündür.” dediklerinde, Peygamber Efendimiz: “Gelecek sene olduğunda -inşaallah- dokuzuncu günü (ile birlikte) oruç tutarız.”, buyurdular. Ertesi sene(nin Muharrem ayı) gelmeden önce Rasûlüllâh vefat etti.”
Âşûrâ gününde yapılması tavsiye edilen bir takım vazifeler mevcuttur. Bunlar:
*Âşûrâ gününde, dokuzuncu günle beraber veya bu mümkün olmamış ise on birinci günle beraber oruç tutulur. Rasülüllah (sav) Efendimiz bu orucun faziletini beyan babında şöyle buyurmuşlardır: Âşûrâ gününün orucu -Allâh’a karşı hüsn-ü zannım odur ki- bir önceki senede işlenen hatayı örter.” 
 *O gün, eve ufak-tefek erzak alınırsa, bir sene boyunca evde bereket olur. Peygamber Efendimiz “Kim âile efrâdına Âşûrâ gününün nafakasını geniş tutarsa, Allah da ona senenin geri kalan günlerinde genişlik verir.”[2], buyurmuşlardır.



[1] El-Müncid s.529
[2] Cami’us-Sağır Şerhü Feyzül Kadir 6,235