REKLAM

Evliyalar Ansiklopedisi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Evliyalar Ansiklopedisi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

14.06.2021

ALKAME BİN KAYS

ALKAME BİN KAYS ( ... - 681m. )

 

           Evliyalar Ansiklopedisi

 

         Tefsîr, hadîs, fıkıh ilimlerinde büyük âlim. Tâbiînin büyüklerindendir.

      Künyesi ve ismi şöyledir: Ebû Şibl Alkame bin Kays bin Abdullah bin Mâlik

      en-Nehâî el-Kûfî. Muhadrâmûn'dandır. Yâni Peygamber efendimiz hayatta iken

      doğdu. Fakat onu göremedi. 681 (H.62) senesinde Kûfe'de vefât etti.

      İlimdeki üstünlüğü âlimler tarafından sözbirliği ile bildirilmiştir. Bu

      bakımdan ilimde rivâyetlerine mürâcaat edilen müstesnâ bir âlimdir.

      Eshâb-ı kirâmın büyüklerinden hazret-i Ebû Bekr'i, hazret-i Ömer'i,

      hazret-i Osman'ı, hazret-i Ali'yi, hazret-i Âişe'yi, Abdullah ibni

      Mesûd'u, Huzeyfet-ül-Yemânî'yi, Selmân-ı Fârisî'yi, Hâlid bin Velîd'i,

      Ebüdderdâ'yı, Habbâb bin Eret'i ve diğer Eshâbı görmüş olanlardan ilim

      alıp, hadîs-i şerîf rivâyetinde bulundu. Hazret-i Ali ile Nihâvend'de,

      Hâricîlere karşı elinde kılıcı ile bizzât savaştı. Rabbânî âlimlerdendir.

      Yâni kendisine ilim ve hikmet verilmiş ve ilmi ile amel eden bir âlim ve

      büyük bir velî idi.

 

         Şu âlimler ondan ilim öğrenmiş, rivâyette bulunmuştur: Ebû Vâil Şakîk

      bin Seleme, Âmir eş-Şa'bî, İbrâhim bin Yezîd en-Nehâî, Muhammed bin Sîrîn,

      Abdurrahmân bin el-Esved, Müseyyib bin Râfi', İbrâhim bin Süveyd en-Nehâî

      ve diğerleri. İbrâhim en-Nehâî ve Şa'bî gibi meşhûr âlimler ondan fıkıh

      ilmini öğrendi. Yahyâ bin Vessab, Ubeyd bin Nadle ve Ebû İshak es-Sebîî de

      ondan kırâat ilmini öğrendiler.

 

         Alkame bin Kays, Kur'ân-ı kerîmi ve fıkıh ilmini Eshâb-ı kirâmdan

      Abdullah ibni Mes'ûd'dan öğrendi. Onun derslerinde çok üstün bir seviyede

      yetişti. Nitekim hocası Abdullah ibni Mes'ûd; "Benim okuduğum her şeyi

      okur ve bildiklerimi bilir." buyurmuştur. Zamânın meşhûr âlimleri

      kendilerine bir mesele sorulduğunda, "Alkame'ye gidiniz!" diyerek onu

      tercih ederlerdi. Bilhassa fıkıh ilminde en büyük âlimlerden olanAlkame

      bin Kays çok sayıda âlim yetiştirdi. Ehl-i sünnet îtikâdının ve din

      bilgilerinin insanlara nakledilmesi ve öğretilmesi husûsunda büyük

      hizmetleri oldu. Ehl-i sünnetin reisi ve Hanefî mezhebinin imâmı, İmâm-ı

      A'zâm, ilmini onun talebeleri zincirinden aldı. Alkame bin Kays'tan ilim

      öğrenen ve rivâyette bulunanlardan en başta gelen talebesi ve yeğeni

      İbrâhim Nehâî, Ebû Vâil, Muhammed bin Sîrîn, İmâm-ı Şa'bî, Abdurrahmân bin

      Yezîd, Esved bin Yezîd ile Ömer bin Alkame, İmâm-ı Zuhrî ve daha çok

      sayıda âlimlerdir. İmâm-ı A'zam Ebû Hanîfenin senelerce derslerine devâm

      ettiği hocası Hammad bin Süleymân, Alkame bin Kays'ın en meşhûr

      talebelerinden İbrâhim en-Nehâî'nin ve Şa'bî'nin talebesidir.

 

         Alkame bin Kays, hâl ve hareketleriyle hocası Abdullah İbn-i Mes'ûd

      hazretlerine çok benzerdi. Abdullah ibni Mes'ûd da Peygamber efendimize

      çok benzerdi. Sesi çok güzel idi. Kur'ân-ı kerîm okurken dinleyenler

      kendinden geçerdi.

 

         İbrâhim Nehâî anlatır: "Alkame bin Kays, Abdullah ibni Mes'ûd'un

      huzûrunda Kur'ân-ı kerîm okurdu. Abdullah ibni Mes'ûd onu dinledikçe;

      "Oku! Anam babam sana fedâ olsun!" derdi. Kendisi de şöyle anlatmıştır:

      Abdullah ibni Mes'ûd beni yanına çağırtır, Kur'ân-ı kerîm okumamı isterdi.

      Ben de okurdum. Ben durunca, devâm et, buyururdu. A'rac dedi ki:

 

         "Kur'ân-ı kerîm okumada, ses bakımından, insanların en güzeli idi.

      İbn-i Mes'ûd ne zaman onun kırâatini dinlese, kendinden geçer ve; "Eğer

      Resûlullah seni görseydi, seninle mesrûr olurdu ferahlardı." derdi. Ebû

      İshak, Esved bin Yezîd'in şöyle dediğini nakleder. Abdullah ibni Mes'ûd'u

      Alkame bin Kays'a ilim öğretirken gördüm. Kur'ân-ı kerîm sûrelerini

      öğrettiği gibi teşehhüdü de öğretiyordu.

 

         Alkame bin Kays tefsîr ilminin büyük imâmlarındandır. Âyet-i kerîmeleri

      tefsîr ederken hadîs-i şerîflere mürâcaat ederdi. En'âm sûresi seksen

      ikinci âyet-i kerîmesinin tefsîri hakkında İbn-i Mes'ûd'dan şöyle rivâyet

      etmiştir: Meâlen; "Îmân edip de, îmânlarını bir zulm ile karıştırmayan

      kimseler yok mu? İşte korkudan emin olmak onlara mahsustur, hidâyete

      erenler de onlardır." âyet-i kerîmesi nâzil olunca Eshâb-ı kirâm;

      "Hangimiz zulüm etmiş bulunuyoruz?" diye Resûlullah'a sordular. Resûl-i

      ekrem; "Bu sizin hakkınızda değildir." dedi ve sonra; "Hani Lokman da

      oğluna nasîhat ederek demişti ki: "Oğlum, Allah'a şirk koşma! Şüphe yok ki

      bu şirk pek büyük bir zulümdür." (Lokman sûresi: 13) meâlindeki âyetini

      okudular. Bu âyet-i kerîme ile En'âm sûresi 82. âyetindeki zulmün, Allah'a

      ortak koşmak olduğunu bildirmiştir.

 

         Gençliğinde bir şeyi ezberleyince, sanki önümdeki kâğıt üzerinde yazılı

      imiş gibi ezbere okurdum, demiştir. Fıkhî meseleleri sormak üzere

      kendisine çok kimse mürâcaat ederdi. Hadîs ilminde hâfız (Hadîs-i şerîf

      âlimi) derecesinde idi. Yüz bin hadîs-i şerîfi senetleri ile ezbere

      bilirdi. Rivâyet ettiği hadîs-i şerîfler, Kütüb-i sitte denen meşhûr altı

      hadîs kitabında yer almıştır. Vasiyetinin bir kısmı şöyledir: "Ben vefât

      ederken başımda Lâ ilâhe illallah diyerek telkinde bulununuz. Vefât

      haberimi yaymayın ve beni hemen kabrime götürün." Vefâtında bir örtü ile

      bir aba ve bir de Kur'ân-ı kerîmden başka bir şeyi yoktu. Hiç çocuğu

      olmamıştır. Ona Ebû Şibl künyesini hocası Abdullah bin Mes'ûd hazretleri

      vermiştir. Meşhûr fıkıh âlimi İbrâhim en-Nehâî'nin dayısı ve Esved bin

      Yezîd'in de amcasıdır.

 

         Abdullah bin Mes'ûd'dan rivâyet ettiği hadîs-i şerîfte Resûlullah

      efendimiz; "Mü'min, ta'n etmez (kötülemez), lânette bulunmaz ve müstehcen

      konuşmaz." buyurdu.

 

         Yine İbn-i Mes'ûd'dan; "Peygamber efendimiz seferî iken bâzan oruç

      tutar, bâzan iftâr ederdi. Farz namazları iki rekat kılardı." dediğini

      rivâyet etmiştir.

 

         Yine Abdullah ibni Mes'ûd hazretlerinden rivâyet ettiği hadîs-i

      şerîfte, Resûlullah efendimiz buyuruyorlar ki: "Kalbinde hardal dânesi

      kadar îmânı olan hiç bir kimse, Cehennem'de ebedî kalmaz."

 

         "Şüphesiz ki Allah güzeldir, güzelliği sever. Kibir; hakkı inkâr ve

      insanları tahkîr etmektir."

 

      1) Tam İlmihâl Se'âdet-i Ebediyye (48. Baskı); s.1039

 

      2) El-A'lâm; c.4, s.248

 

      3) Tehzîb-üt-Tehzîb; c.7, s.276

 

      4) Tabakâtİbn-i Sa'd; c.6, s.86

 

      5) Tezkiret-ül-Huffâz; c.1, s.48

 

      6) Hilyet-ül-Evliyâ; c.2, s.98

 

      7) Miftâh-üs-Seâde; c.2, s.20

 

      8) Kâmûs-ül-A'lâm; c.4, s.3174

 

      9) El-Menhel-ül-Azb-ül-Mevrûd; c.1, s.186

 

      10) Târih-i Bağdâd; c.12, s.296

 

      11) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c.1, s.222