REKLAM

Biruni Asrı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Biruni Asrı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

14.06.2021

Biruni (973-1051)

 Biruni (973-1051)

         Biruni hastalıkları tedavi konusunda değerli bir uzmandı. Yunan ve Hint

      tıbbını incelemiş, Sultan Mes'ud'un gözünü tedavi etmişti. Otların

      hangisinin hangi derde deva

      ve şifa olduğunu çok iyi bilirdi. Eczacılıkla doktorluğun sınırlarını

      çizmiş, ilaçların yan etkilerinden bahsetmiştir. Bîrûnî, Cebir, Geometri

      ve Coğrafya konularında bile o konuyla ilgili bir âyet zikretmiş, âyette

      bahsi geçen konunun yorumlarını yapmış, ilimle dini birleştirmiş, fennî

      ilimlerle ilahî bilgilere daha iyi nüfuz edileceğini söylemiş, ilim

      öğrenmekten kastın hakkı ve hakikatı bulmak olduğunu dile getirmiş ve

      "Anlattıklarım arasında gerçek dışı olanlar varsa Allah'a tevbe ederim.

      Razı olacağı şeylere sarılmak hususunda Allah'tan yardım dilerim. Bâtıl

      Şeylerden korunmak için de Allah'tan hidayet isterim. İyilik O'nun

      elindedir!" demiştir.

 

      Hayatı

      Yaşadığı çağa damgasını vurup

      " Biruni Asrı" denmesine sebep

      olan zekâ harikası bilginimiz.

      973 yılında Harizm'in merkezi Kâs'ta

      doğdu. Esas adı Ebû Reyhan b. Mu-

      hammed'dir. Küçük yaşta babasını kay-

      betti. Annesi onu zor şartlarda, odun

      satarak büyüttü. Daha çocuk yaşta

      araştırmacı bir ruha sahipti. Birçok ko-

      nuyu öğrenmek için çılgınca hırs göste-

      riyordu. Tahsil çağına girdiğinde Hâ-

      rizmşahların himayesine alındı ve sa-

      ray terbiyesiyle yetişmesine özen göste-

      rildi. Bu aileden bilhassa Mansur, Bîrû-

      nî'nin en iyi bir eğitim alması için her

      imkânı sağladı. (1)

 

      Bu arada İbn-i Irak ve Abdüssamed

      b. Hakîm'den de dersler alan bilginimi-

      zin öğrenimi uzun sürmedi, daha çok

      özel çabalarıyla kendisini yetiştirdi.

      Araştırmacı ruhu, öğrenme hırsı ve sön-

      meyen azmiyle birleşince 17 yaşında

      eser vermeye başladı.

 

      Fakat Me'mûnîlerin Kâs'ı alıp Hâ-

      rizmşahları tarihten silmeleriyle Bîrû-

      nî'nin huzuru kaçtı, sıkıntılar başladı ve

      Kâs'ı terketmek zorunda kaldı. (2) An-

      cak iki yıl sonra tekrar döndüğünde ün-

      lü bilgin Ebü'l-Vefâ ile buluşup rasat ça-

      lışmaları yaptı.

 

      Daha sonra hükümdar Ebü'l-Abbas,

      sarayında Bîrûnî'ye bir daire tahsis

      edip, müşavir ve vezir olarak görevlen-

      dirdi. Bu durum, hükümdarların ilme

      duydukları derin saygının göstergesi,

      bilginimizin de devlet başkanları yanın-

      daki yüksek itibarının belgesiydi. (3)

 

      Gazneli Mahmud Hindistan'ı alınca

      hocalarıyla Bîrûnî'yi de oraya götürdü.

      Zira onun yanında da itibarı çok yük-

      sekti. " Bîrûnî, sarayımızın en değerli

      hazinesidir' derdi. (4) Bu yüzden ted-

      birli hünkâr, liyakatını bildiği Bîrûnî'yi

      Hazine Genel Müdürlüğü'ne tayin etti.

      O da orada Hint dil ve kültürünü bütü-

      nüyle inceledi. Üstün dehasıyla kısa sü-

      rede Hintli bilginler üzerinde şaşkınlık

      ve hayranlık uyandırdı. Kendisine sağ-

      lanan siyasî ve ilmî araştırmalarına de-

      vam etti. Bir devre adını veren, çağını

      aşan ilmî hayatının zirvesine erişti. Sul-

      tan Mes'ud, kendisine ithaf ettiği Ka-

      nun-u Mes'ûdî adlı eseri için Bîrûnî'ye

      bir fil yükü gümüş para vermişse de o,

      bu hediyeyi almadı. (5) Son eseri olan

      Kitabü's-Saydele fi't Tıb'bı yazdığında

      80 yaşını geçmişti. Üstad diye saygıyla

      yâd edilen yalnız İslâm âleminin değil,

      tüm dünyada çağının en büyük bilgini

      olan Bîrûnî, 1051 yılında Gazne'de

      hayata gözlerini yumdu. Ruhu şâd, ma-

      kamı cennet olsun. Âmin.

 

      ŞAHSİYETİ:

      Bîrûnî, " Elinden kalem

      düşmeyen, gözü kitaptan ayrılmayan,

      iman dolu kalbi tefekkürden dûr olma-

      yan, benzeri her asırda görülmeyen bil-

      ginler bilgini bir dâhiydi. Arapça, Fars-

      ça, Ibrânîce, Rumca, Süryânice, Yunan-

      ca ve Çinçe gibi daha birçok lisan bili-

      yordu. Matematik, Astronomi Geomet-

      ri, Fizik, Kimya, Tıp, Eczacılık, Tarih

      Coğrafya, Filoloji, Etnoloji, Jeoloji, Din-

      ler ve Mezhepler Tarihi gibi 30 kadar

      ilim dalında çalışmalar yaptı, eserler

      verdi. (4)

 

      Onun tabiat ilimleriyle yakından ilgi-

      lenmesi, Allah'ın kevnî âyetlerini anla-

      mak, kâinatın yapı ve düzeninden Al-

      lah'a ulaşmak, O'nu yüceltmek gâyesi-

      ne yönelikti. Eserlerinde çok defa

      Kur ân âyetlerine başvurur, onların çe-

      şitli ilimler açısından yorumlanmasını

      amaçlardı. Kurân'ın belâğat ve i'cazı-

      na olan hayranlığını her vesileyle dile

      getirdi.

 

      İlmî kaynaklara dayanma, deney ve

      tecrübeyle ispat etme şartını ilk defa o

      ileri sürdü. İbn-i Sinâ'yla yaptığı karşı- ;

      lıklı yazışmalarındaki ilmî metod ve yo-

      rumları, günümüzde yazılmış gibi taze-

      liğini halen korumaktadır.

      Tahkîk ve Kanûn-ı Mes'ûdî adlı eserle-

      riyle trigonometri konusunda bugünkü

      ilmî seviyeye tâ o günden,ulaştıgı açık-

      ça görülür. Bu eser astronomi alanında

      zengin ve ciddî bir araştırma âbidesi

      olarak tarihe mal olmuştur. İlmiyle dine

      hizmetten mutluluk duymaktadır. Gaz-

      ne'de kıbleyi tam olarak tespit etmesi

      ve kıblenin tayini için geliştirdiği mate-

      matik yöntemi dolayısıyla kıyamet günü

      Rabb'inden sevap ummaktadır.

 

      Ayın, güneşin ve dünyanın hareketle-

      ri, güneş tutulması anında ulaşan hadi-

      seler üzerine verdiği bilgi ve yaptığı ra-

      satlarda, çağdaş tespitlere uygun neti-

      celer elde etti. Bu çalışmalarıyla yer öl-

      çüsü ilminin temellerini sekiz asır önce

      attı. Israrlı çabaları sonunda yerin çapı-

      nı ölçmeyi başardı. Dünyanın çapının

      ölçülmesiyle ilgili görüşü, günümüz ma-

      tematik ölçülerine tıpatıp uymaktadır.

      Avrupa'da buna BÎRÛNI KURALI den-

      mektedir.

 

      Newton ve Fransız Piscard yaptıkları

      hesaplama sonucu ekvatoru 25.000

      mil olarak bulmuşlardır. Halbuki bu öl-

      çüyü Bîrûnî, onlardan tam 700 yıl önce

      Pakistan'da bulmuştu. O çağda Batılı-

      lardan ne kadar da ilerideymişiz.(6)

 

      Biruni, hastalıkları tedavi konusunda

      değerli bir uzmandı. Yunan ve Hint tıb-

      bını incelemiş, Sultan Mes'ud'un gözü-

      nü tedavi etmişti. Otların hangisinin

      hangi derde deva ve şifa olduğunu çok

      iyi bilirdi. Eczacılıkla doktorluğun sınır-

      larını çizmiş, ilaçların yan etkilerinden

      bahsetmiştir.

 

      Daha o çağda Ümit Burnu'nun varlı-

      ğından söz etmiş, Kuzey Asya ve Ku-

      zey Avrupa'dan geniş bilgiler vermişti.

      Christof Coloumb'dan beş asır önce

      Amerika kıtasından, Japonya'nın varlı-

      ğından ilk defa sözeden O'dur. Dünya-

      nın yuvarlak ve dönmekte olduğunu,

      yerçekimin varlığını Newton'dan asır-

      larca önce ortaya koydu.

 

      Henüz çağımızda sözü edilebilen ka-

      raların kuzeye doğru kayma fikrini 9.5

      asır önce dile getirdi. Botanikle ilgilen-

      di, geometriyi botaniğe uyguladı. Bitki

      ve hayvanlarda üreme konularına eğil-

      di. Kuşlarla ilgili çok orjinal tespitler

      yaptı. Tarihle ilgilendi. Gazneli Mah-

      mud, Sebüktekin ve Harzem'in tarihleri-

      ni yazdı.

 

      Bîrûnî, ayrıca dinler tarihi konusuna

      eğildi, ona birçok yenilik getirdi. Ça-

      gından dokuz asır sonra ancak ayrı bir

      ilim haline;gelebilen Mukayeseli Dinler

      Tarihi, kurucusu sayılan Bîrûnî'ye çok

      şey borçludur.

 

      Bîrûnî, felsefeyle de ilgilendi. Ama fel-

      sefenin dumanlı havasında boğulup

      kalmadı. Meseleleri doğrudan Allah'a

      dayandırdı. Tabiat olaylarından söze-

      derken, onlardaki hikmetin sahibini

      gösterdi. Eşyaya ve cisimlere takılıp

      kalmadı.

 

      Bîrûnî, Cebir, Geometri ve Cografya

      konularında bile o konuyla ilgili bir

      âyet zikretmiş, âyette bahsi geçen ko-

      nunun yorumlarını yapmış, ilimle dini

      birleştirmiş, fennî ilimlerle ilahî bilgilere

      daha iyi nüfuz edileceğini söylemiş,

      ilim öğrenmekten kastın hakkı ve haki-

      katı bulmak olduğunu dile getirmiş ve

      "Anlattıklarım arasında gerçek

      dışı olanlar varsa Allah'a tevbe

      ederim. Razı olacağı şeylere sa-

      rılmak hususunda Allah'tan yar-

      dım dilerim. Bâtıl şeylerden ko-

      runmak için,de Allah'tan hida-

      yet isterim. İyilik O'nun elinde-

      dir!" demiştir.

 

      Eserleri halen Batı bilim dünyasında

      kaynak eser olarak kullanılmaktadır.

      Türk Tarih Kurumu 68. sayısını Bîrû-

      nî'ye Armağan adıyla bilginimize tah-

      sis etti.

 

      Dünyanın çeşitli ülkelerinde Bîrûnî'yi

      anmak için sempozyumlar, kongreler

      düzenlendi, pullar bastırıldı. UNES-

      CO'nun 25 dilde çıkardığı Conrier Der-

      gisi 1974 Haziran sayısını Bîrûnî'ye

      ayırdı. Kapak fotoğrafının altına,

      "1000 yıl önce Orta Asya'da yaşayan

      evrensel dehâ Bîrûnî; Asrtonom, Tarih-

      çi, Botanikçi, Eczacılık uzmanı Jeolog,

      Şair, Mütefekkir, Matematikçi, Coğraf-

      yacı ve Hümanist" diye yazılarak tanı-

      tıldı.

 

      Eserleri;

      Biruni, toplam 180 kadar Eser

      kaleme aldı. En meşhurları şunlardır:

      1. EI-Asâr'il-Bâkiye an'il-Kurûni'I-Hâli-

      ye: (Boş geçen asırlardan kalan eser-

      ler.)

      2. EI-Kanûn'ül-Mes'ûdî; En büyük ese-

      ridir. Astronomiden coğrafyaya kadar

      birçok konuda yenilik, keşif ve buluşları

      içine alır.

      3. Kitab'üt-Tahkîk Mâ li'I-Hind: Hind

      Tarihi, dini, ilmi ve coğrafyası hakkın=

      da geniş bilgi verir.

      4. Tahdîd'ü Nihâyeti'l-Emâkin li Tas-

      hîh-i Mesâfet'il-Mesâkin: Meskenler ara-

      sındaki mesafeyi düzeltmek için mekân-

      ların sonunu sınırlama. Bu eseriyle Bîrû-

      nî, yepyeni bir ilim dalı olan Jeodezi'nin

      temelini atmış, ilk harcını koymuştu.

      5. Kitabü'I-Cemâhir fî Ma'rifet-i Cevâ-

      hir: Cevherlerin bilinmesine dair kitap.

      b. Kitabü't-Tefhim fî Evâili Sıbaâti't-

      Tencim: Yıldızlar İlmine Giriş.

      7: Kitâbü's-Saydele fî Tıp: Eczacılık

      Kitabı. İlaçların, şifalı otların adlarını

      altı dildeki karşılıklarıyla yazmış.

 

      Bu yazı Eğitim Bilim Dergisi Ocak 2000

      sayısından alınmıştır.

 

      KAYNAKLAR

      1. Zeki Velidi Togan, İbn-i Fadlan,

      s.10/TDV Ansiklopedisi, c.6, s.207-208

      2. şifat eI-Mâ'mure alel Bîrûnî, s.59

      3 İslâm Alimleri Ansiklopedisi. c.4,, s.59

      4. Şaban Döğen, Müslüman İÎim Oncüleri,

      s.50-53

      5. Şaban Dögen, a.g.e./s.49.

      6. Islâm Ansiklopedisi, c.2, s.635