sohbetimiz:
helal ve temiz lokma hakkındadır.
Yemek ve içmek, hayatın
gayesi değil, gaye olan hakiki kulluğun vasıtasıdır. Onun için kişi önüne gelen
ve eline geçen her şeyi değil, dinin
müsaade ettiği şeyleri yiyip içmelidir.
Yenilen şeylerin ve alınan gıdaların,
insanın maddi vücut yapısında ve teşekkülünde olduğu gibi, manevi terakkisinde
de çok büyük te’siri vardır.
Peygamber Efendimiz bir hadis-i
şeriflerinde: Hz Allah güzeldir. Ancak güzel şeyleri kabul eder. Allah
peygamberlerine emrettiğini müminlere de emretti. Hak Teala şöyle buyurur:
“Ey iman şerefi ile müşerref olan ehli iman! Size
rızık olarak verdiklerimizden en temiz olanlarından yiyin.[2]”
Bu ayetleri okuduktan sonra Efendimiz: Uzun yolculuğa
çıkmış, dağınık, üstü başı perişan ve: Ya Rabbi! Ya Rabbi!, diye dua etmekte
olan bir adamı zikrederek, “Onun yediği haram, içtiği haram, giydiği haram, ve
haram ile beslenmiş. Böyle bir kimsenin duası nasıl kabul olunur.”,[3] buyurmuşlardır.
Haram gıda ile beslenen uzuvlar, bir fesat makinesi
gibi şerre çalışırlar. Haram yiyenlerin uzuvlarında günah ve kötülükler ortaya
çıkar. Bu durum kişinin sulbünden meydana gelecek olan çoluk çocuğuna dahi
sirayet eder. Helal ve temiz yiyen insanların azalarında hayırlar, faziletler
ve güzellikler tezahür eder. Helal ve temiz yiyenin bünyesi sağlam, karakter ve
seciyesi metin, kalbi huzurlu, ibadeti güzel ve duası makbul olur.
Ashabın büyüklerinden Sa’d bin Ebi
Vakkas(ra) Peygamberimize (sav) gelerek:
“Ya Rasülallah! Dua buyurunuz da ben duası makbul olanlardan olayım.”
der. Peygamberimiz de O’na: “Ya Sa’d! Helal ve güzel(olan,
haramdan arınmış olanı) ye. Duan kabul olur.”[4] buyurdular.
İyilikler daima iyiliği, kötülükler de daima kötülüğü celbeder. Bütün
günahlar kalbi karartır, katılaştırır ve ibadet yapma zevkine mani olur. Ancak
buna en çok müessir olan da haram lokmadır. Helal lokma ise başka hiçbir şeyin
te’sir edemeyeceği şekilde kalbe te’sir eder. İyiliğe ve ibadet yapma zevkine
sebep olur.
İbrahim bin Ethem Hazretleri: “Kemale erenler, ancak midelerine girenlere dikkat
etmekle kemale ermişlerdir.”, der.
Yahya bin Muaz Hazretleri: “Taat ( kulluk vazifelerini ifa )bir hazinedir. Anahtarı, dua;
anahtarın dişleri ise helal lokmadır” der.
Abdullah
bin Abbas (ra): “Midesinde
haram lokma olan kimsenin ibadetlerini Allah kabul etmez.” buyurmuştur.
Hutbemizin
başında okuduğumuz hadisi şerifde
Peygamberimiz (sav) şöyle buyurmuşlardır: “Helaller
bellidir, haramlar bellidir. İkisinin arasında müştebihat (yani haram olup olmadığı belli olmayanlar)
vardır. Bunları insanların çoğu bilmez. Kim şüpheli şeylerden kaçınırsa, ırzını
ve dinini korumuş olur. Kimde şüpheli şeylere dalarsa, harama düşmüş olur...” [5]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder