REKLAM

10.02.2017

sohbetimiz:
       helal ve temiz lokma hakkındadır.
          Yemek ve içmek, hayatın gayesi değil, gaye olan hakiki kulluğun vasıtasıdır. Onun için kişi önüne gelen ve eline geçen her şeyi  değil, dinin müsaade ettiği şeyleri yiyip içmelidir. 
          Yenilen şeylerin ve alınan gıdaların, insanın maddi vücut yapısında ve teşekkülünde olduğu gibi, manevi terakkisinde de çok büyük te’siri vardır. 

          Peygamber Efendimiz bir hadis-i şeriflerinde: Hz Allah güzeldir. Ancak güzel şeyleri kabul eder. Allah peygamberlerine emrettiğini müminlere de emretti. Hak Teala şöyle buyurur:
          “Ey Rasüller! Temiz ve helal olan şeylerden yiyin ve salih amel işleyin.”[1] Yine:
“Ey iman şerefi ile müşerref olan ehli iman! Size rızık olarak verdiklerimizden en temiz olanlarından yiyin.[2]
Bu ayetleri okuduktan sonra Efendimiz: Uzun yolculuğa çıkmış, dağınık, üstü başı perişan ve: Ya Rabbi! Ya Rabbi!, diye dua etmekte olan bir adamı zikrederek, “Onun yediği haram, içtiği haram, giydiği haram, ve haram ile beslenmiş. Böyle bir kimsenin duası nasıl kabul olunur.”,[3] buyurmuşlardır.
Haram gıda ile beslenen uzuvlar, bir fesat makinesi gibi şerre çalışırlar. Haram yiyenlerin uzuvlarında günah ve kötülükler ortaya çıkar. Bu durum kişinin sulbünden meydana gelecek olan çoluk çocuğuna dahi sirayet eder. Helal ve temiz yiyen insanların azalarında hayırlar, faziletler ve güzellikler tezahür eder. Helal ve temiz yiyenin bünyesi sağlam, karakter ve seciyesi metin, kalbi huzurlu, ibadeti güzel ve duası makbul olur.

          Ashabın büyüklerinden Sa’d bin Ebi Vakkas(ra)  Peygamberimize (sav) gelerek: “Ya Rasülallah! Dua buyurunuz da ben duası makbul olanlardan olayım.” der. Peygamberimiz de O’na: “Ya Sa’d! Helal ve güzel(olan, haramdan arınmış olanı) ye. Duan kabul olur.”[4] buyurdular. İyilikler daima iyiliği, kötülükler de daima kötülüğü celbeder. Bütün günahlar kalbi karartır, katılaştırır ve ibadet yapma zevkine mani olur. Ancak buna en çok müessir olan da haram lokmadır. Helal lokma ise başka hiçbir şeyin te’sir edemeyeceği şekilde kalbe te’sir eder. İyiliğe ve ibadet yapma zevkine sebep olur. 

          İbrahim bin Ethem Hazretleri: “Kemale erenler, ancak midelerine girenlere dikkat etmekle kemale ermişlerdir.”, der.
          Yahya bin Muaz Hazretleri: “Taat ( kulluk vazifelerini ifa )bir hazinedir. Anahtarı, dua; anahtarın dişleri ise helal lokmadır” der.
          Abdullah bin Abbas (ra): “Midesinde haram lokma olan kimsenin ibadetlerini Allah kabul etmez.” buyurmuştur.
Hutbemizin başında okuduğumuz hadisi şerifde Peygamberimiz (sav) şöyle buyurmuşlardır: Helaller bellidir, haramlar bellidir. İkisinin arasında müştebihat (yani haram olup olmadığı belli olmayanlar) vardır. Bunları insanların çoğu bilmez. Kim şüpheli şeylerden kaçınırsa, ırzını ve dinini korumuş olur. Kimde şüpheli şeylere dalarsa, harama düşmüş olur...” [5]



[1] Müminûn 51
[2] Bakara 57
[3] Şârâni, Levâkıhu’l-Envâr s.301 Daru’l-Kalem Halep
[4] Gazali, İhya, c.2  s.114 Müesseset-ül Halebi 1967- Kahire
[5] İmamı Nevevi, Kırk Hadis, Muhtasaru’l-Ehadis, hadis no:545

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder