Arkadaşlar kendim yazıyorum araştırıyorum yani faydalı bilgiler okuyun çok güzel ve okudum kitaplardan alıp yazarak kayıt ediyorum beni etkileyen yazıları sizler le paylaşmak istiyorum
REKLAM
islam etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
islam etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
24.05.2021
10.04.2020
BEDR
BEDR
İslam’ın en büyük gazası olan Bedr’e “Yevm-ül Furkan” adı verilir. Zira Kur ‘an-ı Kerim’in yüceldiği ve küfrün alçaldığı gün o gündür.
Bedr, Mekke tarafında bir köy ve orada bir kuyu ...
Bundan evvel HZ. Ali’nin sancaktarlığı altındaki peygamber kafilesi oraya kadar uzanmış fakat düşmana tesadüf etmediği için geri dönmüştü.
Bedir’de küfrün safında 100 at, 700 deve ve 1000’den fazla insan...Evet; 3 at 70 deve 300 insana karşı, bütün bunlar... Ortalama bire beş denilebilir. Artık savaş zamanıydı. Kafirler kendileriyle savaşacak kendi kanlarından kendi canlarından insan istediler. Peygamber Efendimiz’de Velid’e karşı Ebu Ubeydebin Harise, Hz: Hamza, Utbeye, Hz. Ali’de Şeybe’ye karşı savaşması için görevlendirdi...Kılıçlar parladı. Ali’nin kılıcı Hasmının silahını mum gibi büken ve eriten bir yıldırım inişiyle her şeyi bitirdi. Şeybe bir darbede diklemesine ikiye biçilen bir odun halinde yere yuvarlandı. Hamza’da Utbe’ye aynı akıbeti biçmekte geç kalmadı.
Evet 3 atı ve 70 devesiyle 300 müslüman, 100 at ve 700 devesiyle 1000 kafiri bir
tırpana bin, sırgan kolaylığıyla biçti. Göklerin takva askerleriyle toprağın iman askerleri yanyana...Müslümanların kılıcı uzaktan kendilerine döner dönmez devrilen kelleler. Allah Resulü’nü yerden alıp saçtığı bir avuç kumdan, kendisine zerre değmemiş kafir yoktur.
Ayet Meali:
“-Onu sen atmadın; Allah attı.” Bedir müslümanlarının lehine sonuçlandı.
Bedir ganimetlerinden Hz. Ali’ye 1 kılıç,1 kalkan ve 1 deve düştü.
Bir gün Hz. Ali bir kafirin tepesine kaldırınca, kıskıvrak bağlamış olmaktan kuduran kafir, onun nur yuvası yüzüne tükürüyordu. Bu olay üzerine Hz. Ali derhal kılıcını yere indirerek, haykırdı:
-Ben seni Allah rızası için öldürecektim!Sen yüzüme tükürdün ve nefsimi incittin!Şimdi seni öldürürsem nefsime pay vermiş olurum. Bırakıyorum seni...
30.11.2016
ENDONEZYA NASIL MÜSLÜMAN OLDU?
Kendi halinde bir tüccardı. Bir gün kumaşları gemiye yükledi. Endonezya’ya gitti, oraya yerleşti. İşini orada devam ettirdi. Kumaşları kaliteliydi. Tam da halkın aradığı cinstendi. Kendisi de kanaat sahibi bir insandı. Kazancı az olsun, temiz olsun düşüncesindeydi. Bir gün geç geldi iş yerine. Eleman iyi bir kâr elde etmişti sattığı mallardan. Merak etti, sordu:
– Hangi kumaştan sattın?
-Şu kumaştan efendim.
-Metresini kaça verdin?
-On akçeye.
-Nasıl olur?” diye hayret etti,
-Beş akçelik kumaşı on akçeye nasıl satarsın? Bize hakkı geçmiş adamcağızın. Görsen tanır mısın onu?
Eleman gitti, müşteriyi buldu, getirdi. Dükkân sahibi müşteriyi karşısında görür görmez, helâllik istedi ve fazla parayı müşteriye uzattı. Müşteri şaşırmıştı. Böyle bir durumla ilk defa karşılaşıyordu.
-Ne demekti hakkını helâl et?
Olay kısa sürede dilden dile dolaştı. Çok geçmeden kralın kulağına kadar vardı. Sonunda kral kumaş tüccarını saraya çağırdı. Kral sordu:
-Sizin yaptığınız bu davranışı daha önce biz ne duyduk, ne de gördük. Bunun aslı nedir?
-Ben, dedi tüccar, bir Müslüman’ım. İslâm dini böyle emreder. Müşterinin bana hakkı geçmişti. Dolayısıyla kazancıma haram girmişti. Ben sadece bir yanlışı düzelttim.
Kral,
-İslâm nedir, Müslümanlık nedir? Gibi peş peşe sorular sordu. Birer birer sorularını cevapladı. Kral ilk defa duyuyordu böyle bir dinin varlığını. Fazla zaman geçirmeden İslâm’ı kabul etti. Daha sonra kısa süre içinde de halk Müslüman oldu.
250 milyonluk nüfusa sahip olan bugünkü Endonezya’nın Müslümanlığı kabul etmesindeki sır sadece beş akçelik kumaştı. Yapılan tek şey vardı sadece: İnandığı gibi yaşamak, sahip olduğu güzellikleri çevresiyle paylaşmaktı. Efendimizin müjdesi herkese açık: “Doğru ve güvenilir tüccar, kıyamet gününde peygamberler, sıddıklar (doğrular) ve şehitlerle beraberdir.” Yani, asıl etkili olan söz dili değil, hal diliydi. Konuşmaktan çok yaşamaktı. Anlatmaktan ziyade davranış dilinin devreye girmesiydi.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)