REKLAM

vahşinin müslüman oluşu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
vahşinin müslüman oluşu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

30.11.2016

ENDONEZYA NASIL MÜSLÜMAN OLDU?



Kendi halinde bir tüccardı. Bir gün kumaşları gemiye yükledi. Endonezya’ya gitti, oraya yerleşti. İşini orada devam ettirdi. Kumaşları kaliteliydi. Tam da halkın aradığı cinstendi. Kendisi de kanaat sahibi bir insandı. Kazancı az olsun, temiz olsun düşüncesindeydi. Bir gün geç geldi iş yerine. Eleman iyi bir kâr elde etmişti sattığı mallardan. Merak etti, sordu:
– Hangi kumaştan sattın?
-Şu kumaştan efendim.
-Metresini kaça verdin?
-On akçeye.
-Nasıl olur?” diye hayret etti,
-Beş akçelik kumaşı on akçeye nasıl satarsın? Bize hakkı geçmiş adamcağızın. Görsen tanır mısın onu?
Eleman gitti, müşteriyi buldu, getirdi. Dükkân sahibi müşteriyi karşısında görür görmez, helâllik istedi ve fazla parayı müşteriye uzattı. Müşteri şaşırmıştı. Böyle bir durumla ilk defa karşılaşıyordu.
-Ne demekti hakkını helâl et?
Olay kısa sürede dilden dile dolaştı. Çok geçmeden kralın kulağına kadar vardı. Sonunda kral kumaş tüccarını saraya çağırdı. Kral sordu:
-Sizin yaptığınız bu davranışı daha önce biz ne duyduk, ne de gördük. Bunun aslı nedir?
-Ben, dedi tüccar, bir Müslüman’ım. İslâm dini böyle emreder. Müşterinin bana hakkı geçmişti. Dolayısıyla kazancıma haram girmişti. Ben sadece bir yanlışı düzelttim.
Kral,
-İslâm nedir, Müslümanlık nedir? Gibi peş peşe sorular sordu. Birer birer sorularını cevapladı. Kral ilk defa duyuyordu böyle bir dinin varlığını. Fazla zaman geçirmeden İslâm’ı kabul etti. Daha sonra kısa süre içinde de halk Müslüman oldu.
250 milyonluk nüfusa sahip olan bugünkü Endonezya’nın Müslümanlığı kabul etmesindeki sır sadece beş akçelik kumaştı. Yapılan tek şey vardı sadece: İnandığı gibi yaşamak, sahip olduğu güzellikleri çevresiyle paylaşmaktı. Efendimizin müjdesi herkese açık: “Doğru ve güvenilir tüccar, kıyamet gününde peygamberler, sıddıklar (doğrular) ve şehitlerle beraberdir.” Yani, asıl etkili olan söz dili değil, hal diliydi. Konuşmaktan çok yaşamaktı. Anlatmaktan ziyade davranış dilinin devreye girmesiydi.

12.08.2016

HZ VAHŞİNİN MÜSLÜMAN OLUŞU


                         HZ VAHŞİNİN MÜSLÜMAN OLUŞU

Mekke’nin fethinden sonra Müslüman olan ashaptan. Adı Vahşi Bin Harp Habeşî’dir. Hazreti Hamza’nın bedir gazasında öldürdüğü Tuayme’nin kardeşinin oğlu olan Cübeyr Bin Mutim’in kölesi idi. Habeşli olduğu için el ile ok (harbe) atmada usta idi. Uhud gazasında, cübeyr buna: “Hazreti Hamza’yı öldürürsen azad ol” demişti. Hind’de babasının ve amcasının intikamı için, Vahşi’ye mükafat vaat etmişti.
Uhud savaşında Vahşi, taş arkasına saklanıp Hazreti Hamza’ya ok atarak ağır yaraladı ve kılıç ile şehit etti. (bkz. Hz. Hamza R.A.)
Uhud savaşında Peygamberimiz (SAV) birkaç kafire beddua etmişti. “Vahşi’ye niçin lanet etmiyorsun” dediklerinde, “Mirac gecesinde Hamza ile Vahşi’yi kol kola birlikte cennete girerlerken görmüştüm” buyurdu.
Hicretin sekizinci senesinde Mekke fethedildiği gün Resûlüllah Kureyş’in hepsini affetti. Yalnız on kişinin adını söyleyip “Bunları gören öldürsün” buyurdu. Hind ile Vahşi bunların arasında idi. Hind Müslüman oldu. Vahşi Mekke’den kaçtı. Bir zaman uzak yerlerde kaldı. Sonra pişman olup Medine’de mescide gelip selam verdi. Resûlüllah selamını aldı. “Ya Resûlüllah, bir kimse Allah’a ve resûlüne düşmanlık yapsa, en kötü, en çirkin günahı işlese sonra pişman olup temiz iman etse, Resûlüllah’ı canından çok sevici olarak huzuruna gelse bunun cezası nedir?” dedi. Resûlüllah (SAV) “İman eden, pişman olan affolunur. Bizim kardeşimiz olur” buyurdu. “Ya Resûlüllah, ben iman ettim, pişman oldum,Allah-u Teala’yı ve onun resûlünü herşeyden çok seviyorum” dedi. İman edip affa kavuştu ve Ashab-ı Kiram olmakla şereflendi. Fakat Yemâme tarafına girmesi emrolundu. Peygamberimiz’e (SAV) karşı çok mahcup olup başını eğip hep şöyle yaşadı. Bir daha Medine’ye gelmedi.
Hicretin on birinci senesinde Hazreti Ebubekir’in (RA) halifeliği sırasında Yemâme’de mürtetler (dinden dönenler) ile çok şiddetli savaş oldu. Müseyleme ordusundan 20.000, Halid Bin Velid ordusundan 2.000 kişi öldü. Önce Müslümanlar bozuldu, sonra Hazreti Vahşi (RA) kahramanca saldırıp Hazreti Hamza’yı (RA) şehit etmiş olduğu kılıç ile yalancı peygamberlik iddiasında bulunan Müseylemet-ül Kezzab’ı  öldürdü. Bunu gören Müslümanlar hücum ederek zafer elde ettiler. Peygamberimiz’in (SAV) Vahşi’yi (RA) Yemâme tarafına göndermesinin büyük mucize olduğu böylece meydana çıktı.
Vahşi (RA), Yermük gazasında bulunup Rumlara karşı çok kahramanlıkları görüldü. Humus’a yerleşti, Hazreti Osman (RA) zamanında orada vefat etti.