استعيذ بالله : وَإِذَا
سَأَلَكَ عِبَادِي عَنِّي فَإِنِّي قَرِيبٌ أُجِيبُ دَعْوَةَ الدَّاعِ إِذَا دَعَانِ
فَلْيَسْتَجِيبُوا لِي وَلْيُؤْمِنُوا بِي لَعَلَّهُمْ يَرْشُدُونَ
قال
رسول الله صلى الله عليه و سلم : الدُّعَاءُ مُخُّ
الْعِبَادَةِ
Muhterem Mü’minler
Bu haftaki hutbemiz
DUA’NIN EHEMMİYETİ VE ADABI hakkındadır.
İman sahibi bir mü’minin
Cenab-ı Hakk’ın kudret ve rahmetine sığınarak kendi acizliğini kabul ettiği ve Allah’a
kul olduğunu ızhar ettiği en mühim kulluk vazifelerinden biri de duadır. Dua
esasen davet gibi çağırmak manasına masdardır. Sonra küçükten büyüğe ve
aşağıdan yukarıya doğru vaki taleb ve niyaz için isim olmuştur. Duanın hakikati
kulun Rabbi’nden imdad dilemesi, yardım talep etmesidir.”[1]
Mü’min Suresi’nde şöyle
buyrulmaktadır:
“
Bana dua edin, karşılık vereyim. Bana kulluk etmeyi kibirlerine yediremeyenler,
aşağılanmış olarak cehenneme gireceklerdir”[2]
Peygamber Efendimiz
(s.a.v.); “Dua ibadettir” buyurduktan
sonra bu Ayet-i Kerime’yi okumuşlardır.[3] Başka
bir Hadis-i Şerf’te de “Dua
ibadetin özüdür”[4]
buyurarak dua ve ibadet arasındaki bu alakayı göstermişlerdir.
Bir Hadis-i Kudsî’de ise
şöyle buyrulmaktadır:
“Kulum bana olan zannı
yanındadır. Ben de, kulum bana dua ettiği zaman onunla birlikteyimdir”[5]
A’râf Suresi’nde ise, Mealen bizlere nasıl dua edeceğimiz talim buyrulmuştur. “Rabbinize yalvara yakara ve gizlice dua
edin. Bilesiniz ki O, haddi aşanları sevmez. Islah edilmesinden sonra
yeryüzünde bozgunculuk yapmayın. Allah'a, korkuyla ve ümitle dua edin. Muhakkak
ki iyilik edenlere Allah'ın rahmeti çok yakındır.”[6]
Bakara Suresi’nde ise mealen:
“Kullarım sana beni sorduklarında bilsinler ki şüphesiz ben yakınım, dua
ettiği zaman, dua edenin, duasına icabet ederim. Şu halde benim davetime
gelsinler ve bana iman etsinler ki doğru yolu bulsunlar.”[7], buyrulmaktadır.
Muhterem Mü’minler
Ulemamız Dua’nın Sünnetleri
ve Adabı başlığı altında, gerek duadan önce gerekse dua esnasında dikkat
edilmesi icab eden hususları zikrederek bizlere yol göstermişlerdir. Zira her
şeyde olduğu gibi duada da adabına riayet çok mühimdir. Adabına riayet ederek yapılan
duaların kabul olunacağını Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bizlere şöyle ifade buyurmuşlardır:
“Allah-ü Teâlâ’ya,
duanızın kabul olunacağına yakinen inanarak dua edin. Çünkü Allah (c.c.), gafil
ve Allah’tan başkasıyla meşgul olan bir kalpden sadır olan duaya icabet etmez”[8]
Duanın
Adabı mevzusunun başında, helal lokma
ve helal elbise hususu kaydedilmektedir.[9]
Kişinin midesinde haram lokma varsa, elbiseleri haramdan elde edilmiş ise onun
duasının kabul olunmayacağı bildirilmektedir.
Dua
için, faziletli vakitleri ve halleri
tercih etmelidir. Duaya Allah-ü Teâlâ’ya hamd ve Rasüllah (s.a.v.)’e salâvat
okuyarak başlamalı, dua ederken duasının kabul olunacağına kat’î olarak
inanmalı, şüpheye düşmemelidir.
[1] Elmalılı,
Bakara Suresi 186. Ayet-i Kerime’nin tefsiri
[2] Mü’min 60
[3] Sünen-i Tirmizi;
Taberânî, ed-Duâ, el-Mektebetü’ş-Şamile
[4] Sünen-i
Tirmizi, el-Mektebetü’ş-Şamile
[5] Müsned-i
Ahmed ibn-i Hnbel, el-Mektebetü’ş-Şamile
[6] A’raf 55-56
[7] Bakara 186
[8] Sünen-i
Tirmizi, el-Mektebetü’ş-Şamile
[9]
Seyyid Ali Zade, Şerh-u Şir’ati’l-İslam, s.163
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder