استعيذ بالله : حـم وَالْكِتَابِ الْمُبِينِ إِنَّا أَنْزَلْنَاهُ فِي لَيْلَةٍ مُبَارَكَةٍ
إِنَّا كُنَّا مُنْذِرِينَ
قَالَ رَسُولَ اللَّهِ
{صلعم} : إِنَّ اللَّهَ عَزَّ وَجَلَّ يَنْزِلُ لَيْلَةَ النِّصْفِ مِنْ شَعْبَانَ
إِلَى السَّمَاءِ الدُّنْيَا فَيَغْفِرُ لِأَكْثَرَ مِنْ عَدَدِ شَعْرِ غَنَمِ كَلْبٍ
Muhterem Mü’minler,
Bu haftaki
hutbemiz BERÂET KANDİLİ hakkındadır.
“Biz
seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik” hitab-ı izzetine nail olan Peygamber Efendimiz (s.a.v.) nasıl ki
Hatemü’l-Enbiya (Peygamberlerin sonuncusu) ise, tüm insanlara ve cinlere bir
hidayet rehberi olarak gönderilen Kur'an-ı Kerim de semavi kitapların
sonuncusudur. Kur'an-ı Kerim’in gönderilişinin iki safhası vardır. Birinci
safhaya inzal, ikinci safhaya tenzil denilmektedir.
İnzal
bir defada ve topluca vuku’ bulmuştur. Tenzil ise yirmi üç senede ve tedricî
olarak meydana gelmiştir. İşte birinci safha olan inzal safhası Şa’ban-ı
Şerifin 15. gecesinde cereyan etmiştir. Kur'an-ı Azimü’ş-Şân bu gece Levh-i
Mahfuz’dan sema-i dünyaya toplu olarak indirilmiştir. Bu gecenin ismi Berâet
Gecesi’dir. Berâet kelimesi “iki şey arasında alaka olmaması; kişinin bir
mes’ûliyetten kurtulması” gibi manaları ifade eder. Şaban-ı Şerif’in 15.
gecesinde Allah-ü Tealâ’nın affı ve mağfireti ile Müslümanlar günah mes’ûliyetinden
kurtulduğu için bu geceye Berâet Gecesi denmiştir.
Cenab-ı
Hak, Duhan Suresi’nde şöyle buyurmaktadır: “Hâ-Mîm. Kitab-ı Mübîn’e yemin olsun ki, biz onu
mübarek bir gecede indirdik. Şüphesiz biz inzar edici-korkutucuyuz. O bir gecedir ki her hikmetli iş, o gecede ayırd edilir.”[1]
İkrime (r.a.) Hz.’nin de
aralarında bulunduğu bazı müfessirler, “Ayet-i kerime’deki mübarek bir gece
ifadesinden maksat Berâet Gecesi’dir” demişlerdir.[2] Tefsirlerde bu gecenin dört ismi olduğu ifade
edilmiştir. Bunlar, Leyle-i Mübareke,
Leyle-i Rahmet, Leyle-i Berâe ve Leyle-i Sak isimleridir. Allah-ü Teâlâ bu gece
mü’min kullarına beraat yazdığı için bu isimler verilmiştir.[3]
Rivayet
olunduğu üzere kıblenin Mescid-i Aksâ’dan, Kâbe-i Muazzama istikametine çevrilmesi
hicretin ikinci yılında ve Berâet Gecesi’nde vuku’ bulmuştur. Yine zemzem
suyunun bu gecede bariz bir şekilde çoğalması da adet-i ilahiye’dendir.[4]
Bu
geceye mahsus beş haslet vardır: Birincisi, Ayet-i Kerime ile sabit
olduğu üzere hikmetli her işin bu gecede ayırd edilmesidir. Bu ayet-i kerime şu
şekilde tefsir olunmuştur: “Hikmetli her mühim iş yahut muhkem, sağlam olması
lazım gelen işler bu gecede tedbîr ve tevzî olunur. İcra edilmek üzere hususi
bir surette ayrılır, yazılır. Gelecek seneye kadar kulların rızıkları, ecelleri
ve sair umuru yazılır, ayırd edilir. Bunların Levh-i Mahfuz’dan istinsahına bu
gece başlanır, Kadir Gecesi bitirilir.” İkincisi, bu gecede yapılan
ibadetin çok faziletli olmasıdır.
Zira Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir Hadis-i Şeriflerinde
şöyle buyurmuşlardır: “Kim bu gece yüz rekât namaz kılarsa Allah-ü Teâlâ ona
yüz melek gönderir. Otuzu ona cenneti müjdeler, otuzu cehennem azabından
teminat verir, otuzu da ondan dünya afâtını defeder. On melek ise ondan
şeytanın hilelerini defederler.”[5]
Üçüncüsü, bu gecedeki rahmet-i ilahiye’nin büyüklüğüdür. Zira Peygamber
Efendimiz (s.a.v.) “Allah-ü Teâlâ Şabanın on beşinci gecesi dünya semasına
rahmetiyle tecelli eder ve Benî Kelb kabilesinin koyunlarının kılları
sayısından daha fazla kişiyi affeder.”, buyurmuşlardır.[6]
Dördüncüsü, mağfiret-i ilahiye’nin hâsıl
olmasıdır. Bu hususla alakalı olarak bir hadis-i şerifte şöyle buyrulmaktadır: “Şaban’ın
ortasında gece ibadet ediniz, gündüz oruç tutunuz. Allah-ü Teâlâ o gece güneşin
batmasıyla dünya semasına tecelli eder ve fecir doğana kadar şöyle nida
buyurur: ‘Yok mu benden af isteyen, onu affedeyim. Yok mu benden rızık isteyen
ona rızık vereyim. Yok mu bir musibete uğrayan ona afiyet ihsan edeyim.”[7]
Beşincisi, bu gece Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’e ümmetinin tamamına
şefaat izni verilmesidir. Çünkü rasül-i zî-şân Efendimiz, Şaban’ın 13. gecesi
ümmeti hakkında şefaat niyaz etti. Bunun üzerine kendisine ümmetinin üçte
birine şefaat izni verildi. 14 gece yine niyazda bulundu ve ümmetinin üçte
ikisine şefaat izni verildi. On beşinci gece ise ümmetinin tamamına şefaat
salahiyeti ihsan edildi[8]
Muhterem
Mü’minler
Önümüzdeki çarşambayı perşembeye bağlayan gece idrak
edeceğimiz bu mübarek kandili ihyâ etmek, feyzinden istifâde edebilmek için o
gece Tesbih Namazı, kazâ namazları ve nâfile namazlar kılmalı, tevbe-i istiğfar
etmeli, Kur’ân-ı Kerîm okumalıdır. Ayrıca bu geceye mahsus olan ve kılınması
ehemmiyetle tavsiye olunan yüz rek’atlik Hayır Namazı vardır. Pîranımız
tarafından beyan edildiği üzere bu namazı kılan kimse, o sene içersinde irtihal
ederse şehidlik mertebesine nâil olacaktır. Bu namazların kılınış şekilleri
takvim yapraklarında ve dua kitaplarında mevcuttur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder