REKLAM

14.06.2021

CA'FER-I SÂDIK (83-148/700-769)

 CA'FER-I SÂDIK (83-148/700-769)

 

      

      Imamiyye mezhebinin kabul ettigi oniki imamın altıncısı. Künyesi Câ'fer

      es-Sâdik Muhammed Bâkir b. Ali b. Hüseyin b. Ali b. Ebî Tâlib'tir. Babası,

      Muhammed Bâkir'in yerine imamete geçmistir. Oniki imamin altincisidir. Hz.

      Hüseyin'in sehit edilmesinden sonra Peygamber çocuklari siyasetle

      ugrasmamislar; kendilerini ilme vermislerdir. Bu evde yetisen Câ'fer de

      kendini ilme verdi; fikih, hadis, ve öteki ser'î ilimler yaninda kimya ve

      diger ilimleri de tahsil etti. Talebesi Tarsuslu ibn Hayyan'in, Câfer'in

      besyüz risalesini toplayarak bin yaprak tutan bir kitap yazdigi rivayet

      edilir. (ibn Hallikân, Vefeyâtü'l-A yân, Misir 1948, I, 291).

      Câbir ibn Hayyan, Câ'fer-i Sâdik'tan çok yararlanmis, ondan itikad ve iman

      usulünü ögrenmis bunun yaninda maddî varliklarin tabiati ve özelliklerine

      ve bunlarin birbirine karistirilmasina (eczacilik-simya) dair bilgiler de

      almistir. Câbir'in Câ'fer'den ilim ögrenmek için belirli bir saati vardi.

      O saatte, imamin yanina ondan baskasi giremezdi. Risalelerinin büyük

      kismini hocasi Câ'fer'in adina yazmistir (Muhammed Ebu Zehra, el-imamü's

      Sâdik, 77).

      Ebû Hanife, imam Mâlik ve Süfyân-i Sevrî gibi büyük bilginler Câ'feri

      Sâdik'tan ilim ögrenmis ve hadis rivayet etmislerdir. Câ'fer-i Sâdik fazla

      konusmazdi. Süfyan-i Sevrî, Câ'fer'i ziyarete gitmis; uzun süre sustugunu

      görünce konusmasini rica etmis; bunun üzerine Câ'fer söyle demistir:

      "Allah'in nimetine sükret; sükür, nimetin artmasina vesîle olur. Nimet

      verildigi zaman da istigfara devam et. Devletin zulmüne karsi da Lâ havle

      velâ kuvvete illâ billah de."

      Ebû Hanife de, Hicaz'a gidip, iki yil Câ'fer'in yaninda kalmis, ondan çok

      seyler ögrenmis ve bu iki yil için "Eger iki yil olmasaydi Nûman

      mahvolurdu" demistir (Ebû Zehra, a.g.e., s. 37-39).

      imam Câ'fer'in ilmi önce kesbî olarak baslamis, sonra vehbî ilimle

      desteklenmis, ilhâma mazhar olmustur. Bu yüzden imâmiye mezhebi

      mensuplari, imamlarin ve bu arada Câ'fer-i Sâdik'in hatadan sâlim oldugu

      inancindadir. Her biri yildizlar gibi olan ashab-i kiram'in bile görüs ve

      ictihadlarinda zaman zaman hata ettikleri olmustur. Sahabeden sonra gelen

      imamlarin ilham disindaki sözlerinde yanilmasi mümkündür. Câfer-i Sâdik da

      insandir, masum degildir. Çünkü ismet (masumluk) sifati yalniz

      peygamberlere mahsustur.

      Câ'fer-i Sâdik, ahlâk, fazilet ve takvada ileri idi. imam Mâlik onun

      hakkinda söyle der: "O, üç halde bulunurdu: Ya namaz kilar, ya oruç tutar,

      veya Kur'an okurdu. Hiç bir zaman temiz olmadan Allah'in Rasûlü'nü agzina

      almazdi. Bos yere konusmazdi. Kendisini her gördügümde kalkar, altindaki

      minderi bana verirdi." (Ebû Zehra, a.g.e., s. 77).

      Alta yün, üste ipekli giyerdi. Süfyan ona "Bu senin ve babalarinin

      elbisesi degildir" deyince Câ'fer ona "O zaman darlik zamani idi. simdi

      genislik zamanidir. simdi hersey bol." demis, sonra cübbesini açip alttan

      beyaz yünlü elbisesi görününce, "iste" demis "Allah için giydigimiz elbise

      budur. Bu üstteki de sizin için giydigimiz elbisedir. Allah için olani

      gizledik. Sizin için olani gösterdik." (Hilye, III, 193; el-Kevâkib, I,

      95). imamiye, Câ'fer-i Sâdik'in bazi vehbî ilimlere sahip oldugunu, Hz.

      Peygamber'in bu ilmi Hz. Ali'ye verdigini, Hz. Ali'den Ali Zeynelâbidin'e,

      ondan Muhammed Bâkir'a, ondan da Câ'fer-i Sâdik'a geçtigini, bu ilmin

      "cifr ilmi"* oldugunu söyler. Cifr ilmi, harflerin ilmidir. Câfer'i

      Sâdik'in cifr'i bildigi ve onu söyle tarif ettigi bildirilir: "O, deriden

      bir kaptir. Onda, peygamberlerin ve israilogullari bilginlerinin bilgisi

      vardir." (Seyyid Hüseyin Muzaffer, es-Sâdik, 109).

      Bu gibi rivayetler genellikle Kuleynî yoluyla gelmektedir. Kuleynî,

      Câ'fer-i Sâdik'in, gûya Kur'an'da eksiklikler veya ilâveler bulundugunu

      söylediginden bahs eder ki; Murtaza Tûsî, büyük imamiye bilginleri onu

      yalanlamislar ve Câfer-i Sadik'dan bunun aksini rivayet etmislerdir. Ebû

      Hanife ve imam Mâlik, Câ'fer-i Sâdik'in görüslerine muttali olmus, ancak

      yukaridaki cifr ilmi vb. iddialar onlarin eserlerinde yer almamistir.

      Hamdi DÖNDÜREN

      Kaynak: Sâmil Islam ansiklopedisi

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder