ALKAME BİN KAYS ( ... - 681m. )
Evliyalar
Ansiklopedisi
Tefsîr, hadîs, fıkıh ilimlerinde büyük
âlim. Tâbiînin büyüklerindendir.
Künyesi ve ismi şöyledir: Ebû Şibl Alkame bin Kays bin Abdullah bin
Mâlik
en-Nehâî
el-Kûfî. Muhadrâmûn'dandır. Yâni Peygamber efendimiz
hayatta iken
doğdu. Fakat onu göremedi. 681 (H.62)
senesinde Kûfe'de vefât etti.
İlimdeki üstünlüğü âlimler tarafından
sözbirliği ile bildirilmiştir. Bu
bakımdan ilimde rivâyetlerine mürâcaat
edilen müstesnâ bir âlimdir.
Eshâb-ı kirâmın
büyüklerinden hazret-i Ebû Bekr'i, hazret-i Ömer'i,
hazret-i Osman'ı, hazret-i Ali'yi,
hazret-i Âişe'yi, Abdullah ibni
Mesûd'u, Huzeyfet-ül-Yemânî'yi, Selmân-ı Fârisî'yi,
Hâlid bin Velîd'i,
Ebüdderdâ'yı,
Habbâb bin Eret'i ve diğer
Eshâbı görmüş olanlardan ilim
alıp, hadîs-i şerîf rivâyetinde bulundu.
Hazret-i Ali ile Nihâvend'de,
Hâricîlere karşı elinde kılıcı ile bizzât
savaştı. Rabbânî âlimlerdendir.
Yâni kendisine ilim ve hikmet verilmiş ve
ilmi ile amel eden bir âlim ve
büyük bir velî idi.
Şu âlimler ondan ilim öğrenmiş,
rivâyette bulunmuştur: Ebû Vâil Şakîk
bin Seleme, Âmir eş-Şa'bî, İbrâhim bin Yezîd en-Nehâî, Muhammed bin Sîrîn,
Abdurrahmân bin
el-Esved, Müseyyib bin Râfi', İbrâhim bin Süveyd en-Nehâî
ve diğerleri. İbrâhim en-Nehâî ve Şa'bî gibi meşhûr âlimler
ondan fıkıh
ilmini öğrendi. Yahyâ bin Vessab, Ubeyd bin Nadle ve Ebû İshak es-Sebîî de
ondan kırâat ilmini
öğrendiler.
Alkame bin
Kays, Kur'ân-ı kerîmi ve fıkıh ilmini Eshâb-ı kirâmdan
Abdullah ibni
Mes'ûd'dan öğrendi. Onun derslerinde çok üstün bir
seviyede
yetişti. Nitekim hocası Abdullah ibni Mes'ûd; "Benim okuduğum her
şeyi
okur ve bildiklerimi bilir." buyurmuştur.
Zamânın meşhûr âlimleri
kendilerine bir mesele sorulduğunda,
"Alkame'ye gidiniz!" diyerek onu
tercih ederlerdi. Bilhassa fıkıh ilminde
en büyük âlimlerden olanAlkame
bin Kays çok
sayıda âlim yetiştirdi. Ehl-i sünnet îtikâdının ve din
bilgilerinin insanlara nakledilmesi ve
öğretilmesi husûsunda büyük
hizmetleri oldu. Ehl-i sünnetin reisi ve Hanefî mezhebinin imâmı, İmâm-ı
A'zâm, ilmini
onun talebeleri zincirinden aldı. Alkame bin Kays'tan ilim
öğrenen ve rivâyette bulunanlardan en
başta gelen talebesi ve yeğeni
İbrâhim Nehâî,
Ebû Vâil, Muhammed bin Sîrîn, İmâm-ı Şa'bî, Abdurrahmân bin
Yezîd, Esved bin Yezîd ile Ömer bin Alkame, İmâm-ı Zuhrî ve daha çok
sayıda âlimlerdir. İmâm-ı A'zam Ebû Hanîfenin senelerce derslerine devâm
ettiği hocası Hammad bin Süleymân, Alkame bin
Kays'ın en meşhûr
talebelerinden İbrâhim en-Nehâî'nin ve Şa'bî'nin
talebesidir.
Alkame bin
Kays, hâl ve hareketleriyle hocası Abdullah İbn-i Mes'ûd
hazretlerine çok benzerdi. Abdullah ibni Mes'ûd da Peygamber
efendimize
çok benzerdi. Sesi çok güzel idi.
Kur'ân-ı kerîm okurken dinleyenler
kendinden geçerdi.
İbrâhim Nehâî anlatır: "Alkame bin Kays, Abdullah ibni Mes'ûd'un
huzûrunda Kur'ân-ı kerîm okurdu. Abdullah
ibni Mes'ûd onu dinledikçe;
"Oku! Anam babam sana fedâ olsun!" derdi.
Kendisi de şöyle anlatmıştır:
Abdullah ibni
Mes'ûd beni yanına çağırtır, Kur'ân-ı kerîm okumamı
isterdi.
Ben de okurdum. Ben durunca, devâm et,
buyururdu. A'rac dedi ki:
"Kur'ân-ı kerîm okumada, ses
bakımından, insanların en güzeli idi.
İbn-i Mes'ûd ne zaman onun kırâatini dinlese, kendinden geçer ve;
"Eğer
Resûlullah seni
görseydi, seninle mesrûr olurdu ferahlardı." derdi. Ebû
İshak, Esved bin Yezîd'in şöyle dediğini
nakleder. Abdullah ibni Mes'ûd'u
Alkame bin
Kays'a ilim öğretirken gördüm. Kur'ân-ı kerîm
sûrelerini
öğrettiği gibi teşehhüdü de
öğretiyordu.
Alkame bin
Kays tefsîr ilminin büyük imâmlarındandır. Âyet-i
kerîmeleri
tefsîr ederken hadîs-i şerîflere mürâcaat
ederdi. En'âm sûresi seksen
ikinci âyet-i kerîmesinin tefsîri
hakkında İbn-i Mes'ûd'dan
şöyle rivâyet
etmiştir: Meâlen; "Îmân edip de, îmânlarını bir zulm ile karıştırmayan
kimseler yok mu? İşte korkudan emin olmak
onlara mahsustur, hidâyete
erenler de onlardır." âyet-i kerîmesi
nâzil olunca Eshâb-ı kirâm;
"Hangimiz zulüm etmiş bulunuyoruz?" diye
Resûlullah'a sordular. Resûl-i
ekrem; "Bu
sizin hakkınızda değildir." dedi ve sonra; "Hani Lokman da
oğluna nasîhat ederek demişti ki: "Oğlum,
Allah'a şirk koşma! Şüphe yok ki
bu şirk pek büyük bir zulümdür." (Lokman
sûresi: 13) meâlindeki âyetini
okudular. Bu âyet-i kerîme ile En'âm sûresi 82. âyetindeki zulmün, Allah'a
ortak koşmak olduğunu
bildirmiştir.
Gençliğinde bir şeyi ezberleyince,
sanki önümdeki kâğıt üzerinde yazılı
imiş gibi ezbere okurdum, demiştir. Fıkhî meseleleri sormak üzere
kendisine çok kimse mürâcaat ederdi.
Hadîs ilminde hâfız (Hadîs-i şerîf
âlimi) derecesinde idi. Yüz bin hadîs-i
şerîfi senetleri ile ezbere
bilirdi. Rivâyet ettiği hadîs-i şerîfler,
Kütüb-i sitte denen meşhûr
altı
hadîs kitabında yer almıştır. Vasiyetinin
bir kısmı şöyledir: "Ben vefât
ederken başımda Lâ ilâhe illallah diyerek
telkinde bulununuz. Vefât
haberimi yaymayın ve beni hemen kabrime
götürün." Vefâtında bir örtü ile
bir aba ve bir de Kur'ân-ı kerîmden başka
bir şeyi yoktu. Hiç çocuğu
olmamıştır. Ona Ebû Şibl künyesini hocası Abdullah
bin Mes'ûd hazretleri
vermiştir. Meşhûr fıkıh âlimi İbrâhim
en-Nehâî'nin dayısı ve Esved
bin
Yezîd'in de
amcasıdır.
Abdullah bin Mes'ûd'dan rivâyet ettiği hadîs-i şerîfte Resûlullah
efendimiz; "Mü'min, ta'n etmez (kötülemez),
lânette bulunmaz ve müstehcen
konuşmaz." buyurdu.
Yine İbn-i
Mes'ûd'dan; "Peygamber efendimiz seferî iken bâzan oruç
tutar, bâzan
iftâr ederdi. Farz namazları iki rekat kılardı." dediğini
rivâyet etmiştir.
Yine Abdullah ibni Mes'ûd hazretlerinden rivâyet
ettiği hadîs-i
şerîfte, Resûlullah efendimiz buyuruyorlar ki: "Kalbinde hardal dânesi
kadar îmânı olan hiç bir kimse,
Cehennem'de ebedî kalmaz."
"Şüphesiz ki Allah güzeldir, güzelliği
sever. Kibir; hakkı inkâr ve
insanları tahkîr
etmektir."
1) Tam İlmihâl Se'âdet-i Ebediyye (48. Baskı);
s.1039
2) El-A'lâm;
c.4, s.248
3) Tehzîb-üt-Tehzîb; c.7,
s.276
4) Tabakât-ı
İbn-i Sa'd; c.6,
s.86
5) Tezkiret-ül-Huffâz; c.1, s.48
6) Hilyet-ül-Evliyâ; c.2, s.98
7) Miftâh-üs-Seâde; c.2,
s.20
8) Kâmûs-ül-A'lâm; c.4,
s.3174
9) El-Menhel-ül-Azb-ül-Mevrûd; c.1, s.186
10) Târih-i Bağdâd; c.12, s.296
11) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c.1,
s.222
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder