Hayatı: 1832’de Tokat’ta doğdu.
Asıl adı Osman Nuri’dir. Babası İstanbul Kereste gümrüğünde katip olan Mehmet
Efendi; Annesi Şakira Hatundur. Ailenin tek çocuğudur. Ailesi ile birlikte henüz 7-8
yaşlarında iken İstanbul’a babasının yanına
geldi .
Askeri eğitimi: Önce Beşiktaş
Askeri Rüştiyesi’ne, daha sonra 1944’de dayısının darp nazırı bulunduğu Kuleli
Askeri İdadiye’ye yazıldı. Burada 5yıl
tahsil gördükten sonra Mekteb-i Harbiye’ye girdi. 1853 yılında mûlazım-ı sâni
rütbesi ile okuldan mezun oldu. Sonra Harp Akademisine girdi. Akademiyi
bitirmeden Kırım Harbi’nin çıkması üzerine Tuna Cephesi’ne gönderildi.
Askeri Hayatı: Bu
cephede 4 yıl kaldı. Bu savaşta gösterdiği yararlılık ve kahramanlık dolayısıyla
rütbesi 21 Mart 1855’de mûlazım-ı evvelliğe yüksetildi. Savaş sona erince
1856’da İstanbul’a dönerek Akademiye devam ederek tahsilini tamamladı. Bir süre
Erkan-ı Harp dairesinde çalıştı ve bir yıl sonra kol ağası oldu. 1859’da
Osmanlı Ülkesinin nüfus sayımı ve
haritasının çizilmesi için Bursa’ya Askeri temsilci olarak atandı. Burada iki
yıl görev yaptı. 1861’de Rumeli Ordusu’nda görev yaptıktan sonra Suriye’de
başlayan Yusuf Kerem ayaklanması sebebi ile Cebel-i Lübnan’a gönderildi ve
burada önemli hizmetlerde bulundu. 1866’da Girit’te baş gösteren Rum isyanı
dolayısıyla buraya tayin edildi. Buradaki çalışmaları sayesinde özellikle Serdar-ı
Ekrem Ömer Paşanın taktirini kazandı ve miralaylığa yükseldi.. kendisine üçüncü
dereceden Mecidiye nişanı verildi.1868’de gönderildiği Yemen’deki başarıları
ile de Mirliva oldu. Fakat Yemen’in havasına alışamayıp hastalanarak 1871’de
İstanbul’a döndü. Daha sonra 3.ordunun redif livalığına tayin edildi. Bir süre
Manastırda kaldı.1873’de Yeni Pazar Tümeni komutanlığına tayin edildi. Ve
kendisine refiklik rütbesi verildi. Ardından İstanbul merkez komutanlığına
tayin edildi. Daha sonra iki yıl içerisinde Arnavutluk, İşkodra, Bosna ve
Erzurum’da çeşitli hizmetlerde bulundu. 1875’de Balkanların kargaşa içerisinde
bulunması dolayısıyla Niş’e gönderildi. Ardından da boşalan Vidin komutanlığına
getirildi. Sırp Prensi Milan’ın 2 temmuz 1876’da Osmanlı’ya savaş ilan etmesi
sonucunda Sırp ordusunu bozguna uğrattı. Asıl şöhreti burada elde etti. Ve
kendisini ikinci derecede Mecidiye nişanı ile müşirlik rütbesi verildi. 24
Nisan 1877’de Rusya’nın Osmanlı Devleti’ne harp ilan etmesi ile kendisine
verilen emir üzerine Vidin’den 25 bin kişilik kolordusu ile7 Temmuz 1877
tarihinde Plevne’ye ulaştı.
PLEVNE MÜDAFAASI
Osman Paşa 7 Temmuz’da Plevne’ye ulaştıktan sonra 8
Temmuz’da Rus saldırıları başladı.
I.Hücum: Ruslar sabah erken saatlerde Alman
asıllı general Schilder komutasında saldırıya geçti. Karşılıklı 2 saat süren
top düellosunun ardından piyade savaşlarına başlandı. Akşama kadar süren
savaşta ordumuzun sağ tarafı Ruslara karşı çok iyi bir savunma yapmış, Rusları
geri çekilmeye mecbur etmişlerdir. Böylece kolayca başarı elde edeceğini sanan
Ruslar Osmanlı’dan ilk darbeyi yemişti.
II.Hücum: Ruslar I. Hücumdaki
başarısızlıklarını telafi için daha fazla bir kuvvetle 60.000 kişilik ordu ve
40-50 topla ikinci saldırıya başlamışlardır. Tarih 18 Temmuz Salı Ruslar
Osmanlı mevzilerine dolu gibi şarapnel yağdırıyorlar Osman Gazi’nin yer yer ve etkili karşılık vermesi ile birinci gün sona ermiştir. İkinci
gün Ruslar’ın şevklerinin kırıldığı bir anda 18 tabur taze bir kuvvetle Ruslar
üzerine hücum edilmiş ve Ruslar tekrar hezimete uğratılmıştır. İkinci Plevne
zaferinden sonra İstanbul Osman Paşaya tebrik telgrafı çekmiş ve Plevne’yi
müdafaaya devam etmesini bildirmiştir. Bunun için kuvvet gönderilmiş, Osmanlı
Ordusu Plevne’de 30 bine ulaşmıştır.
III.Hücum: Bu hücumdan önce Ruslar Plevne
için son derece önemli olan Lofça’yı almışlardır. Ruslar 29 Ağustos’ta top
ateşine başlamıştır ve 5 gün bombardımana devam etmişlerdir. Daha sonra
Plevne’ye saldırıya geçmişlerdir. Bu hücumda Rus kuvveti 100 bini aşkın olup
432 adet topları bulunmakta idi. 11 Eylül’de başlayan Rus saldırısı 10 buçuk
saat sürmüş ve 6 gün devam eden çarpışma sonucunda Ruslar tekrar ric’at etmek
zorunda kalmışlardır.
Osman Paşa’nın Plevne’de kazanmış olduğu 3. muzafferiyyet
üzerine sultan II. Abdülhamid bir telgraf göndererek Osman Paşa’ya Gazi
ünvanını verdi.
Ruslar III. Plevne mağlubiyetinden sonra buranın harp yolu
zapt olunamayacağını anlamışlar ve muhasara yolu ile teslimiyete zorlamaya
karar vermişlerdir. Bunun için Gurno-Dubnik ve Telis mevkilerini bir taarruzla
almışlar, böylece Plevne tamamen muhasara altına alınmış oldu (13 Eylül).
Uzun süren bu kuşatma sırasında mühimmat ve yiyecek
sıkıntısı çekmeye başlayan kale müdafileri hurûç hareketinde bulunmaya karar
verdiler. Ruslar muhasaraya devam ederken Osman Paşa’ya teslim olması için 2
defa mektup yollamışlar buna “bugüne kadar vatanımızın ve imanımızın uğrunda
seve seve kan döktük; bundan sonrada teslim olmaktansa buna devam edeceğiz.”
cevabını almışlardır.
HURUÇ HAREKETİ
Gazi Osman Paşa 10 Aralık sabahı 40 bin neferden oluşan
ordusunu 2 eşit kısma ayırmıştır. Bunlardan ilki huruç hareketini yapacak
bunlar geçtikten sonra 2. kısım harekete geçeçek onlarda Rusları yararak
Plevne’den çıkmış olacaktı.
Huruç hareketi sırasında Gazi Osman Paşa bir şarapnel
parçası ile yaralandı. Bu haber üzerine ordu dağıldı ve huruç hareketi
başarısızlıkla sonuçlanmış oldu. Erkan-ı Harp zabitlerinin yapılacak bir şey
olmadığını belirtmeleri üzerine Osman Paşa teslim olmak zorunda kaldı.
Bir süre Bükreş,Harkof ve Rusya’da esaret hayatı yaşadı. Rus
çarı tarafından kendisine kahramanlığını takdir amacı ile çifte kartal nişanı
verildi.
II.Abdülhamid’in girişimleri sonucu 12 -13 Mart 1878’de
muhteşem bir törenle İstanbul’ a geldi.
Osman
Çoban
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder