Ölüm olayı ile ilgili hurafelerin ne
olduğuna geçmeden önce kısaca ECEL konusuna değinmek isterim.
Ecel, insan ömrünün son anı, ölüm vakti
anlamına kullanılır. Dini deyim olarak ise; ölüm için takdir ve tayin olunan
vakittir. Bu vakit ne öne alınır ne de geciktirilir. Emr-i İlâhi gelince
canlının hayatı son bulur. Kur"ân-ı Kerim'de bu husus çeşitli ayetlerde
hatırlatılarak şöyle buyurulur.
"Her ümmetin (mukadder) bir eceli vardır.
Ecelleri gelince ne bir an geriye atabilirler ne de bir an ileriye alabilirler"
(Araf, 34). Bir başka âyette de:
"Eğer Allah, insanları zulümleri yüzünden cezalandıracak olsaydı, yeryüzünde
hiçbir canlı bırakmazdı. Fakat onları takdir edilen bir müddete kadar erteliyor.
Ecelleri geldiği zaman onlar ne bir saat geri kalabilirler ne de öne
geçebilirler" (Nahl, 61).
Bilindiği üzere doğumla başlayıp ölüm
anına kadar geçen süreye "ÖMÜR" denilir. Her canlının ömürü sınırlıdır. Ömrünü
tamamlayan ölecektir. Kur'ân-ı Kerim'de bu da hatırlatılarak şöyle buyrulur.
"Her canlı, ölümü
tadacaktır. Bir deneme olarak sizi iyilikle de kötülükle de imtihan
ederiz. Ve siz ancak bize
döndürüleceksiniz" (Enbiya, 35).
Ölümden kurtuluş ve kaçış yoktur. Bu konuda hiçbir kimseye müsamaha ve hatır
yapılmaz. Çünkü ölüm olayı canlının değişmez kaderidir. Canlı doğar, yaşar ve
vakti gelince ölür. Münâfikun Sûresi 11. âyette: "Bir canın eceli gelip çatınca, Allah onu asla geri
bırakmaz..." denilmekte ve bu
kaderden kaçılamayacağı ifade edilmektedir. Hangi mevki ve makamda olursak
olalım, mutlaka ölümü tadacağız, bu değişmez bir gerçek. Ancak insan hemen
ölecekmiş gibi ahiretini düşünürken, hiç ölmeyecekmiş gibi de dünya yaşayışını
sürdürmelidir. Nasıl olsa öleceğim diye "Terk-i dünya" etmek, dünyadan elini
eteğini çekmek, İslâm prensiplerine aykırıdır.
İnsan, ömrünün ne kadar süreceğini, nerede, nasıl ve ne şekilde öleceğini
bilemez. Eğer insan öleceği saati ve günü bilebilseydi yaşayamazdı. Paniğe
kapılır ve insani niteliklerini kaybederdi. Dünyanın yaşama düzeni bozulurdu.
İşte Allah bu durumu ezelde bildiği içindir ki insana bu vakti bildirmemiştir.
Bu gizlilik insanı rahatlatmış ve dünya hayatına bağlamıştır. Bununla ilgili
olarak Cenab-ı Hak şöyle buyuruyor:
"Aranızda ölümü (keyfiyetini, zamanını, mekanını ve ecellerin miktarını) biz
tayin ettik" (Vakıa, 60). Buna
göre insan tayin edilen süre içerisinde yaşayışını sürdürme yetkisine haizdir.
Çünkü insanoğlu yaşamayı sever. Erken ölmeyi istemez. Bu konuda evhamlıdır.
Nitekim halkımız konuyla ilgili olarak bazı olayları ölüm habercisi olarak kabul
etmiş, bir sürü hurafeye kanmıştır.
Cenaze ve ölümle ilgili olarak tesbit ettiğimiz yaygın halk inanışlarından
bazıları şunlardır.
—Geceleyin herhangi bir evin üzerinde "baykuş veya kara karga" öterse o evden
cenaze çıkar.
—Gece herhangi bir evde köpek ulursa ya o haneden ya da yakınından biri
ölür.
—At, öküz, inek, dana gibi evcil hayvanlar, eğer gece ahırda huzursuzsa,
bağırıyor, kişniyor veya böğürüyorsa, o haneden biri ölecektir.
—Gece vakti bir evden başka bir eve kazan, tava ve tencere verilirse ölümü
celbeder.
—Makas ağzı açık kalırsa kefen biçmeye yarar.
—Ölü yıkandıktan sonra kazan ters çevrilmezse bir başkası daha ölür.
—Bir evden ölü çıkarsa o evdeki su kapları boşaltılır. Eğer boşaltılmazsa
AZRAİL suları ellediği için biri gene ölebilir.
—Bir evdeki eşyalardan herhangi biri kendi kendine düşer veya kırılırsa ölüme
işarettir.
—Ayakkabı çıkarılırken ters çevrilirse o haneden cenaze çıkar.
—Cenaze çıkan evde 40 gün ışık yakılır. Ruh geldiğinde odasını aydınlık
bulsun diye.
Daha bir sürü inanışlar!...
Örneklerini sunduğumuz bu inanışların hiçbirisi İslâm'a uygun değildir. Batıl
inanıştır. Kimin ne zaman nerede, nasıl öleceğini yukarıda da belirttiğimiz
üzere ancak Allah bilir, Allah'ın bildirmediği bir zamanı, bazı olaylara
inanarak, "ölüm vakti" diye kabullenmek inanç zaafındandır,
bilgisizliktendir!..
Müslüman ölmekten değil, imansız gitmekten korkar. Bunun için mü'minin
görevi, Allah'a:
—Ya Rabbi, bana son nefesimde adını anmayı (Allah demeyi), iman ile çene
kapamayı nasip et diye dua etmek olmalıdır.
Peygamberimiz Yüce Allah'tan, uzun ömür talebinde bulunmamızı tavsiye
etmektedir.
Bizim de dileğimiz, Yüce Rabbimizin her mü'mine sağlık ve afiyet içerisinde
uzun ömür ihsan etmesi, vakit-gelince de iman ile huzuruna kabul buyurmasıdır
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder