REKLAM

11.06.2021

 

HELAL-HARAM VE ŞÜPHELİ ŞEYLERE DİKKAT

 

İnsan oğlu eşref-i mahluk olarak yaratılmış, başıboş ve gayesiz bırakılmamıştır. “İnsan sanır mı ki başı boş bırakılacaktır?”[1] ayet-i kerimesi bu hususun şahididir.

Dünya-ahiret saadeti için helaller, haramlar beyan edilmiş, haram kılınan her şeyin habîs ve murdar, helallerin ise aslında temiz ve kulların menfaatine olan şeyler olduğu peygamberler ve onlara gönderilen ilahi kitaplar vasıtasıyla bildirilmiştir. Bu husus Ayet-i Kerimelerde şöyle ifade buyrulur:

 وَيُحِلُّ لَهُمُ الطَّيِّبَاتِ وَيُحَرِّمُ عَلَيْهِمُ الْخَبَآئِثَ 

“…(o peygamber) temiz hoş şeyleri onlara helal, murdar şeyleri üzerlerine haram kılar…”[2] 

  يَا أَيُّهَا النَّاسُ كُلُواْ مِمَّا فِي الأَرْضِ حَلاَلاً طَيِّباً

“Ey insanlar yeryüzündeki şeylerden helal tertemiz olanlarını yiyiniz”[3]

                                      يَسْأَلُونَكَ مَاذَا أُحِلَّ لَهُمْ قُلْ أُحِلَّ لَكُمُ الطَّيِّبَاتُ

“Sana soruyorlar kendileri için helal kılınan ne? De ki, sizin için bütün temiz nimetler helal kılınmıştır.”[4]

قُلْ مَنْ حَرَّمَ زِينَةَ اللَّهِ الَّتِيَ أَخْرَجَ لِعِبَادِهِ وَالْطَّيِّبَاتِ مِنَ الرِّزْقِ

“De ki, Allah’ın kulları için ortaya çıkardığı ziyneti, temiz ve hoş yiyecekleri kim haram kılmış?”[5]

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لاَ تُحَرِّمُواْ طَيِّبَاتِ مَا أَحَلَّ اللّهُ لَكُمْ

“Ey iman edenler Allahın size helal kıldığı nimetlerin temizlerini kendinize haram kılmayınız!”[6]

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyururlar: “Allah güzeldir. Ancak güzel şeyleri kabul eder.  Allah peygamberlerine emrettiğini müminlere de emretti. Hak Teala şöyle buyurur:  يَا أَيُّهَا الرُّسُلُ كُلُوا مِنَ الطَّيِّبَاتِ وَاعْمَلُوا صَالِحاً إِنِّي بِمَا تَعْمَلُونَ عَلِيمٌ “Ey Rasüller! Helal ve temiz şeylerden yiyin ve güzel işler işleyin.”[7] Yine:  يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ كُلُواْ مِن طَيِّبَاتِ مَا رَزَقْنَاكُمْ “Ey iman edenler, size kısmet ettiğimiz rızıkların en temiz olanlarından yiyin.”[8] Bu ayetleri okuduktan sonra Efendimiz (s.a.v.), uzun yolculuğa çıkmış, dağınık, üstü başı perişan ve “Ya Rabbi Ya Rabbi” diye dua etmekte olan bir adamı zikrederek Onun yediği haram, içtiği haram, giydiği haram ve haram ile beslenmiş. Böyle bir kimsenin duası nasıl kabul olunur.”[9] buyurmuştur.

A- HARAMLARDAN SAKINMAK

İmandan sonra en büyük mükellefiyet, farzları eda etmek ve haramlardan sakınmaktır.

Vücudu hastalıklardan korumak, onu tekamül ettirmekten daha önce gelir. Temizlenmeden, süslenme; çamurlu ayakkabıyı boya sürerek kapatmak gibidir.

Salih amellerin neticesi, İtikadî lekelerden temizlenmek, sevapları yiyip bitiren haramlardan sakınmakla elde edilir.

Abdullah bin Ömer (r.anhüma.): “Namaz kılmaktan yay gibi, oruç tutmaktan çöp gibi kalsanız da, haram ve şüpheli şeylerden kaçınmazsanız, Allah o ibadetleri kabul etmez.”[10] buyurmuşlardır.

Mecelle’nin mukaddimesinde “Derü’l-mefâsidi evlâ min celbi’l-menâfi’i’ hükmü geçmektedir. Kötülükleri ve zararları def etmek, onlardan korunmak,  menfaat celb etmekten, iyilik yapmaktan daha faziletlidir.

Bu hususta Peygamber Efendimiz ( s.a.v.) şöyle buyurur:

مَنِ اشْتَرَى ثَوْبًا بِعَشْرَةِ دَرَاهِمَ فِى ثَمَنِهِ دِرْهَمٌ حَرَامٌ لَمْ يَقْبَلِ اللَّهُ صَلَاتَهُ مَادَامَ عَلَيْهِ مِنْهُ شَىْءٌ

“Bir kimse on akçeye bir elbise alsa, o on akçenin bir tanesi haram olsa, o elbise o kişinin üstünde kaldığı müddetçe kıldığı namaz kabul olunmaz.”[11]

Diğer bir Hadis-i Şerif’te de: “Kişinin Allah için haramlardan sakınması, onun Allah yolunda cihat etmesinden daha hayırlıdır.” buyurulmuştur. Bu Hadis-i Şerif’i izah eden âlimler; “Allah yolunda cihat, farzdır. Ancak haramlardan sakınmak zordur ve nefisle olan cihattır. Nefisle olan cihat ise en büyük cihattır.” demişlerdir.

İmam-ı Rabban-i (k.s.) Hz. Mektubat-ı Şerife’de,  “Kurtuluşun temeli iki cüz üzerinedir. Emirlere sarılmak ve nehîlerden kaçınmak. Bu iki cüzden daha mühim olanı da kendisinden verâ ve takva diye tabir olunan son cüzdür.[12], buyurduktan sonra haramlardan kaçınmanın önceliği ile alâkalı şöyle buyururlar:

وَاْلاِجْتِنَابُ عَنِ الْمُحَرَّمَاتِ عَلَى قِسْمَيْنِ : قِسْمٌ يَتَعَلَّقُ بِحُقُوقِ اللهِ سُبْحَانَهُ وَتَعَالىَ ، وَقِسْمٌ يَتَعَلَّقُ بِحُقُوقِ الْعِبَادِ . وَرِعَايَةُ الْقِسْمِ الثَّانىِ أَهَمُّ مِنْ رِعَايَةِ الْقِسْمِ اْلأَوَّلِ ، فَإِنَّ الْحَقَّ سُبْحَانَهُ غَنِىٌّ عَلَى اْلإِطْلاَقِ وَأَرْحَمُ الرَّاحِمِينَ ، وَالْعِبَادُ فُقَرَاءُ مُحْتاَجُونَ وَبُخَلاَءُ وَلِئاَمٌ بِالذَّاتِ . قَالَ رَسُولُ اللهِ ( صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ) " مَنْ كَانَتْ لَهُ مَظْلَمَةٌ ِلأَخِيهِ مِنْ عِرْضِهِ أَوْ شَيْئٍ فَلْيَتَحَلَّلْهُ مِنْهُ الْيَوْمَ قَبْلَ أَنْ لاَ يَكُونَ دِينَارٌ وَلاَ دِرْهَمٌ وَإِنْ كَانَ لَهُ عَمَلٌ صَالِحٌ أُخِذَ مِنْهُ بِقَدْرِ مَظْلَمَتِهِ وَإِنْ لَمْ يَكُنْ لَهُ حَسَنَاتٌ أُخِذَ مِنْ سَيِّئَاتِ صَاحِبِهِ فَحُمِلَ عَلَيْهِ " وَقَالَ أَيْضًا ( صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ) " أَتَدْرُونَ  مَنِ الْمُفْلِسُ ؟ قَالوُا : اَلْمُفْلِسُ فِينَا مَنْ لاَ دِرْهَمَ لَهُ وَلاَ مَتَاعَ ! فَقَالَ : إِنَّ الْمُفْلِسَ مِنْ أُمَّتىِ مَنْ يَأْتىِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ بِصَلاَةٍ وَصِيَامٍ وَزَكَاةٍ وَيَأْتِى قَدْ شَتَمَ هَذَا وَقَذَفَ هَذَا وَأَكَلَ مَالَ هَذَا وَسَفَكَ دَمَ هَذَا وَضَرَبَ هَذَا فَيُعْطَى هَذَا مِنْ حَسَنَاتِهِ وَهَذَا مِنْ حَسَنَاتِهِ فَإِنْ فَنِيَتْ حَسَنَاتُهُ قَبْلَ أَنْ يُقْضَى مَا عَلَيْهِ أُخِذَ مِنْ خَطَايَاهُمْ فَطُرِحَتْ عَلَيْهِ ثُمَّ طُرِحَ فىِ النَّارِ " صَدَقَ رَسُولُ اللهِ

“Haramlardan kaçınmak iki kısımdır. 1- Allahü Tealanın hakları ile alakalı kısım 2- Kulların hakları ile alakalı kısım. İkinci kısma riayet birinci kısma riayetten daha mühimdir. Zira Cenab-ı Hak mutlak zengindir. Merhamet edenlerin en merhametlisidir. Kullar ise fakir, muhtaç ve cimridirler.

Rasülüllah (s.a.v.) Efendimiz “Her kimin üzerinde, kardeşine karşı nâmusundan veya başka şeyden dolayı bir haksızlık bulunursa, dînâr ve dirhemin olmadığı yere varmadan önce, bu günden helalleşsin. (Helalleşmeden giderse) Eğer bu kişi için sâlih amel varsa zulmettiği kadar o amelinden alınır. (Zulmettiği kimseye verilir) Eğer iyilikleri yoksa zulmettiği kişinin kötülüklerinden alınır ve zulmedene yüklenir.” buyurmuştur. Yine, Rasülüllah Efendimiz (s.a.v.) bir gün meclisinde, Ashâbına şöyle sordu: “Müflis kimdir, bilir misiniz?” Şöyle dediler: “Bizce müflis, parası ve metâı olmayandır.” Bunun üzerine Rasülüllah (s.a.v.) Efendimiz: “Ümmetimden müflis odur ki, kıyamet günü; namaz, oruç ve zekatla gelir. Halbuki falana sövmüş, falana iftira atmış, falancanın malını yemiş, falanın kanını akıtmış, falanı da dövmüştür. Bunun üzerine, kendisinin hasenâtından ona buna verilir. Üzerinde bulunan haklar bitmeden, kendi hasenâtı tükenirse, o zaman onların hatalarından alınır, kendisine yüklenir. Daha sonra, doğru cehenneme atılır.”[13] buyurmuştur

İbnü’l-Kümeyt nâmında bir zattan şöyle nakil olunmuştur: “Bir gece yatsı namazında, mescidimizin imamı  Zilzâl  Suresi’ni okumuştu. Namaz bitmiş, mescit boşalmıştı. Mescidin kandilini söndüreceğim sırada, İmam-ı Âzam Hazretlerinin tek başına bir köşede oturarak, sadrının harâretiyle korku içinde teneffüs ettiğini ve okunan ayet-i kerimelerle alakalı gayet hüzünlü bir tefekküre daldığını gördüm. Huzurunu bozmamak için, zaten yağı bitmek üzere olan kandili kapatmadan mescitten dışarı çıktım. Sabah ezanını okumak üzere mescide doğru yaklaştığım sırada, baktım ki kandil hala yanıyor! Taaccüp  ederek içeri girdim. İmam-ı Âzam hala oradaydı. Onun hürmetine Allah kandili söndürmemişti. Ayakta kıbleye karşı dönmüş, sakalını eliyle kavramış Hz. Allah’a;

يَا مَنْ يَجْزِي بِمِثْقَالِ ذَرَّةٍ خَيْرًا خَيْرًا        

وَياَ مَنْ يَجْزِي بِمِثْقَالِ ذَرَّةٍ شَرًّا شَرًّا

اَجِرِ النُّعْمَانَ عَبْدَكَ مِنَ النَّارِ وَمَا يَقْرُبُ مِنْهَا

وَاَدْخِلْهُ فيِ سَعَةِ رَحْمَتِكَ

“Ey kullarının zerre miktarı dahi olsa, hayır işlerini hayırla ve ey kullarının zerre miktarı dahi olsa, şer işlerini şer ile karşılıklarını veren Allahım! Numan kulunu cehennem azabından ve ona yaklaştıracak olan amellerden himaye eyle, rahmetinin genişliğine dahil eyle.’ diye yalvarıyordu. İleriye varınca beni gördü. Kandili almak mı istersin? dedi. Hayır efendim, sabah namazı için ezan okudum deyince Öyle ise bu gördüğün ahvali gizle, kimseye söylemededi ve yatsı abdesti ile, herkesle beraber sabah namazını kıldılar.”[14]

B- HELAL TALEBİ

Peygamber Efendimiz (s.a.v.):

طَلَبُ الْحَلَالِ فَرِيضَةٌ عَلَى كُلِّ مُسْلِمٍ

“Helalı istemek ve aramak bütün müslümanlar üzerine farzdır”[15] buyurarak mükellefiyetimizi haber vermiş;

مَنْ اَكَلَ الْحَلَالَ اَرْبَعِينَ يَوْمًا نَوَّرَ اللَّهُ قَلْبَهُ وَ اَجْرَى يَنَابِيعَ الْحِكْمَةِ مِنْ قَلْبِهِ عَلَى لِسَانِهِ

Bir kimse kırk gün helal yese Allahü Teâlâ onun gönlünü nurla doldurur ve onun gönlünden diline hikmet pınarlarını açar”[16] hadis-i şerifleriyle dünyadaki kazancımızın büyüklüğünü;

مَنْ سَعَى عَلَى عِيَالِهِ مِنْ حِلِّهِ فَهُوَ كَالْمُجَاهِدِ فِى سَبِيلِ اللَّهِ وَ مَنْ طَلَبَ الدُّنْيَا حَلَالًا فِى عَفَافٍ كَانَ فِى دَرَجَةِ الشُّهَدَاءِ

“Çoluk-çocuğunun geçimini helalinden bulmaya çalışan, Allah yolunda cihadda bulunan gibidir. Nâmus çerçevesinde helalinden dünyalığı talep eden şühedâ derecesindedir.”[17] ifadeleriyle de ahirette ihsan edilecek makam ve derecelerin yüceliğini müjdelemiştir. Yine;

اَلْعِبَادَةُ عَشْرَةُ اَجْزَاءٍ تِسْعَةٌ مِنْهَا فِى طَلَبِ الْحَلَالِ

“İbadet on cüzdür. Bunun dokuzu, helal kazanç talebindedir.”[18], buyurarak helal kazanç talebinin ibadetin aslı ve tohumu olduğunu;

مَنْ اَمْسَى وَانِيًا  مِنْ طَلَبِ الْحَلَالِ بَاتَ مَغْفُورًا لَهُ وَ اَصْبَحَ وَاللَّهُ عَنْهُ رَاضٍ

“Bir kimse helal kazanç temin etmekten yorulup akşam evine döndüğünde yatsa, Allahü Teâlâ’nın mağfiretine uğramış olarak yatar. Sabahleyin ise Allahü Teâlâ kendisinden razı olmuş olarak kalkar.”[19], mübarek beyanlarıyla da helal kazanç için çekilen her türlü sıkıntının rıza-i İlahiyi celbeden birer af vesilesi olduğunu bildirmiştir. 

            C- YEME İÇMEDE HELAL VE HARAMA DİKKAT ETMEK

Müslümanların her hususta haram ve helale riâyet etmeleri icap ettiği gibi hususi ile yeme içmede haramlardan kaçınmaya itinâ göstermeleri elzemdir. Zira yenilen şeylerin ve alınan gıdaların, insanın maddi vücut yapısında ve teşekkülünde olduğu gibi, manevi terakkisinde de çok büyük te’siri vardır. 

            Onun için kişi önüne gelen ve eline geçen her şeyi değil, dinin müsaade ettiği şeyleri yiyip içmelidir. Çünkü yemek ve içmek, hayatın gayesi değil, gaye olan hakiki kulluğun vasıtasıdır.Haram gıda ile beslenen uzuvlar, bir fesat makinesi gibi şerre çalışırlar. Hatta bu durum kişinin sulbünden meydana gelecek olan çoluk çocuğuna dahi sirayet eder.

Helal ve temiz yiyen insanların âzâlarında hayırlar ve faziletler tezahür eder. Helal ve temiz yiyenin bünyesi sağlam, karakter ve seciyesi metin, kalbi huzurlu, ibâdeti güzel ve duâsı makbul olur.

Ashabın büyüklerinden Sa’d bin Ebi Vakkas (r.a.) Hazretleri Peygamberimiz (s.a.v)’e gelerek “Ya Rasülallah! Dua buyurunuz da ben duası makbul olanlardan olayım.” dedi. Peygamberimiz (s.a.v.) de ona:“Ya Sa’d, helal ve güzel (olan, haramdan arınmış olanı) ye, duan kabul olur.”[20]  buyurdular.

Fudeyl (r.a.) “Karnına gireni bilmiş olan kişiyi Allahü Teâlâ’nın melekleri sıddıklar saffına yazar. Bunun için yediğin lokmayı bil” diye buyurmuştur.

İyilikler daima iyiliği, kötülükler de daima kötülüğü celbeder. Bütün günahlar kalbi karartır, katılaştırır ve ibadet yapma zevkine mani olur. Ancak buna en çok müessir olan haram lokmadır.

İbrahim Bin Ethem Hz. “Kemale erenler, ancak midelerine girenlere dikkat etmekle kemale ermişlerdir.” der. Abdullah Bin Abbas (r.anhüma) da “Midesinde haram lokma olan kimsenin ibadetlerini Allah kabul etmez” [21] buyurmuştur.

Her müslümanın hususiyle maneviyat erbâbının, gıdalarının helal ve temiz olmasına dikkat etmesi lazımdır. İslam büyükleri, çarşıda gelişi güzel yerlerden, ne olduğu bilinmeyen şüpheli şeylerden yeme ve içmenin ilim ve maneviyat ehli kimseler için büyük zararlara sebebiyet vereceğini haber vermişlerdir.

D- ŞÜPHELİ ŞEYLERDEN UZAK DURMAK

Haramlardan kaçınmak icap ettiği gibi şüpheli şeylerden dahi sakınmak gerekir ki  buna  vera’  denir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.): 

إِنَّ الحَلاَلَ بَيِّنٌ ، وإِنَّ الحَرامَ بَيِّنٌ ، وَبَيْنَهُمَا مُشْتَبِهاتٌ لاَ يَعْلَمُهُنَّ كَثِيرٌ مِنَ النَّاسِ ، فَمَنِ اتَّقَى الشُّبُهَاتِ ، اسْتَبْرَأَ لِدِينِهِ وعِرْضِهِ ، وَمَنْ وَقَعَ في الشُّبُهَاتِ ، وقَعَ فيِ الحَرَامِ ، كالرَّاعِي يَرْعَى حَوْلَ الحِمَى يُوشِكُ أَنْ يَرْتَعَ فِيهِ ، أَلاَ وإِنَّ لِكُلِّ مَلِكٍ حِمًى ، أَلاَ وَإِنَّ حِمَى اللَّهِ مَحَارِمُهُ...

Helaller bellidir, haramlar bellidir. İkisinin arasında müştebihat (haram olup olmadığı belli olmayanlar) vardır. Bunları insanların çoğu bilmez. Kim şüpheli şeylerden kaçınırsa, ırzını ve dinini korumuş olur. Kim de şüpheli şeylere dalarsa, harama düşmüş olur.

Korunun (girilmesi yasak olan mahal) etrafında sürüsünü otlatan çoban gibi, çok sürmez (oraya dalar) oradan (haramdan) da yer. Uyanık  olunuz! Her hükümdarın bir korusu vardır. Gözünüzü açınız! Allah’ın yer yüzündeki korusu da haram kıldığı şeylerdir.…”[22] buyurarak şüpheli şeylerin harama açılan bir kapı olduğunu ifade etmiştir. “Kişi mahzurlu olan şeyden korkarak, mahzursuz olanı terk etmedikçe gerçek takvaya vasıl olamaz.”[23], hadis-i şerifleriyle de mübahlarla fazla meşguliyetin harama davetçi olduğunu, buna dikkat etmedikçe hakiki takvaya ulaşılamayacağını haber vermiştir.

Bu hususta İmam-ı Rabbânî (k.s.) Hz. şöyle buyurur:

وَلَمَّا كَانَ اْلاِجْتِنَابُ عَنْ فُضُولِ الْمُبَاحَاتِ بِالْكُلِّيَّةِ فىِ جَمِيعِ الْأَوْقَاتِ خُصُوصًا فىِ هَذَا الزَّمَانِ مُتَعَسِّرًا وَعَزِيزَ الْوُجُودِ ، لَزِمَ الْاِجْتِنَابُ عَنِ الْمُحَرَّمَاتِ وَتَضْيِيقُ دَائِرَةِ ارْتِكَابِ فُضُولِ الْمُبَاحَاتِ مَهْمَا أَمْكَنَ ، وَأَنْ يَكُونَ نَادِمًا عَلَى هَذاَ الْاِرْتِكَابِ وَمُسْتَغْفِرًا مِنْهُ دَائِمًا ، وَأَنْ يَلْتَجِئَ وَيَتَضَرَّعَ إِلىَ اللهِ تَعَالىَ فىِ جَمِيعِ الْأَوْقَاتِ مُعْتَقِدًا أَنَّ هَذَا اْلاِرْتِكَابَ لِفُضُولِ الْمُبَاحَاتِ فَتَحَ باَبَ الدُّخُولِ حَوَالِىَ الْمُحَرَّمَاتِ

 “Bütün vakitlerde hususiyle şu vakitte mübahların fazlasından bil-külliye kaçınmak zor ve çok kıymetli olunca, haramlardan kaçınmak ve mübahları fazlaca irtikap dairesini mümkün olduğu kadar daraltmak lâzım geldi. Mübahların fazlasını işlemek üzerine pişman olmak ve devamlı istiğfar etmek ve mübahların fazlasını işlemenin haramlara giriş kapısını açacağına inanarak vakitlerin tamamında Allahü Teâla’ya yalvarmak ve ona sığınmak lazımdır.”[24]

Hz. Üstazımız (k.s.): Maharimden ber vech-i kemal ictinap da fuzul-i mübâhâttan ictinaba ve zaruret miktarı ile iktifaya vabestedir. Zira mübâhâtın irtikâbında vâki’ müsamaha umuru müştebihe’ye îsal eder. Müştebihât ise harama yakındır. Kemâl-i verâ’ ve takvanın husulünde mübâhâttan zaruret miktarı ile iktifa elbette lazımdır. O dahi kulluk vazifelerini eda niyeti ile meşruttur.

Fuzûl-i mübâhâttan bi’l-külliye ictinap her vakitte,  ale’l-husus bu vakitte nâdiru’l-vuku’ ve azizü’l-vucuddur.[25]  Yani, “Haramlardan kâmil manada kaçınmak mubahların fazlalarından kaçınmaya ve zaruret miktarıyla iktifaya bağlıdır. Zira mübah olan şeylerde müsamahalı davranmak şüpheli şeylere götürür, şüpheli şeyler ise harama yakındır. Kamil manada verâ ve takvanın hâsıl olması için mubahlardan zaruret miktarıyla iktifa etmek lazımdır. Zaruret miktarıyla iktifa etmek de kulluk vazifelerini eda etmek niyetiyle şart kılınmıştır. (Yani kişi mubahların zaruret miktarından, kulluk vazifelerine güç ve kudret bulabilmesi niyetiyle istifade edebilir.)…”, buyururlar.

Hz. Ebu Bekir (r.a.) bir gün kölesinin getirdiği sütten içmişti. Hemen kölesine, “Bunu nerden aldın?” diye sordu. Köle “Kehanette bulundum, karşılık olarak bunu aldım.” dedi.

Bunun üzerine Hz. Ebu Bekir (r.a.), içtiği sütü midesinden çıkarmaya çalıştı. Sonra: “Allahım! Midemde kalıp damarlarıma karışan kısmından sana sığınırım.” dedi.[26]

İbn-i Mübarek (r.a.) şöyle buyurur: “Ben şüphe ettiğim bir akçeyi sahibine geri vermeyi on bin altını sadaka vermekten daha çok severim”.

Bişr-i Hafi Hz.’nin kız kardeşi, Ahmet bin Hanbel Hz.’ne gelerek: “Ya İmam, ben çok defa dam üstünde iplik büküyorum, bazen de birileri ellerinde meşaleler olduğu halde oradan geçiyorlar ve elimde olmayarak o ışıktan istifade ediyorum, bu ipliğe haram karışıyor mu?” deyince, Ahmet bin Hanbel Hz. hıçkıra hıçkıra ağlar ve: “Şüphenin bu kadarcığı bile bulaşmış olan şey, Bişr-i Hafi’nin hanesine  girmemeli” fetvasını verir.[27]

İbn-i Harun anlatıyor. “Bir gün İmam-ı Âzam Hz.’ni bir zâtın kapısının önünde, güneş isabet eden bir mahalde otururken gördüm. Selamdan sonra, niçin gölgede oturmadıklarını sordum. Cevabında ‘Bu hâne sahibinden bir miktar alacağım var. Onun için duvarının gölgesinden menfaatlenmek istemiyorum. Çünkü bu, fazlalıktan bir menfaat talebi kabilinden olup, verilen borcu fâize çevirebilir. Yanlış anlaşılmasın, ben herkes hakkında bu kadar ihtiyatlı hareket etmeyi vacip görmüyorum.

Fakat âlimlerin, halka tavsiye ettikleri güzel amelleri yapmakta daha ziyade itina göstermeleri ve daima azimetle amel etmeleri gerekir.’ buyurdular.”[28]

Hz. Ali (k.v.) buyururlar ki: “Helalden gelen malın hesabı, haramdan gelen malın azabı vardır”

 


 



[1] Kıyame 36

[2] A’raf 157

[3] Bakara 168

[4] Mâide 4

[5] A’raf 32

[6] Mâide 87 

[7] Müminun 51

[8] Bakara 172

[9] İmam-ı Şa’rani, Levakıhu’l-Envar, s.114,

[10] İ.Hakkı Bursevî, Ruhu’l-Beyan Tefsiri

[11] İmam-ı Gazali, Kimyay-ı Saadet c.1, s.517

[12] İmam-ı Rabânî, Mektubat, c.1,  Mek.76

[13] İmam-ı Rabânî, Mektubat, c.1, Mek.76

[14]İ.Hakkı Manastırlı, Mevâhibü’r-Rahman fî Menâkıb-i İbî Hanîfeti’n-Numan

[15] İmam-ı Gazali, Kimyay-ı Saadet, c.1, s.516

[16] İmam-ı Gazali, Kimyay-ı Saadet, c.1, s.516

[17] İmam-ı Gazali, Kimyay-ı Saadet, c.1, s.518

[18] İmam-ı Gazali, Kimyay-ı Saadet, c.1, s.518

[19] İmam-ı Gazali, Kimyay-ı Saadet, c.1, s.519

[20] İmam-ı Gazali, İhyâ-ü Ulumi’d-Din, c.2, s.114

[21] İmam-ı Gazali, Kimyay-ı Saadet, c.1, s.521-522

[22] İmam-ı Nevevî, Riyazü’sSalihîn, s.420

[23] Mekasıdü’t-Talibiyn, s.344

[24] İmam-ı Rabbânî, Mektubat, c.1, Mek. 76

[25] Mektuplar Risalesi, s.183

[26] İmam-ı Gazali, İhyâ-ü Ulumi’d-Din, c.2, s.115

[27] Kuşeyri, er-Risaletü’l-Kuşeyriye

[28] İ.Hakkı Manastırlı, Mevahibü’r-Rahman fî Menakıb-i Ebî Hanifeti’n-Numan


ÎTİKÂF VE ADABI

 

Kelime olarak itikaf, hapis, men, bir şeye devam  ve mülazemet etmek manalarına gelir. Dinde ise; Cemaatle beş vakit namaz kılınan bir mescidde veya o hükümdeki bir yerde mükellefin kendisini tutması demektir. İtikaf, kitap ve sünnetle sabittir. İnsan, itikafa girmekle, kalbini dünyadan ve dünyadakilerden sıyırmış, kendisini Mevlasına vermiş, O'nun geniş lütuf ve ihsanına yönelmiş, sağlam kalesine sığınmış olur. İtikafa giren kişinin hali, mühim bir dileği için yüce bir zatın kapısında durarak "Dileğim verilmedikçe buradan ayrılmam!" diye yalvaran bir kimsenin halini andırır ki bu da, o dilek sahibi gibi, yüce Allah'ın kapısında oturup yarlığanması için yalvarmış durmuş olur. İtikafa giren kimse bütün vakitlerini namaza tahsis etmiş demektir.

Hayır olan sözü söylemek, itikaf için cami ve mescidlerin efdal ve cemaati en çok olanını seçmek, itikafta zikre, Kur'an'ı kerim, hadis, siyer vesair dini kitapları okumağa veya yazmağa devam etmek itikafın müstehaplarıdır.

İtikafa ikindi namazından sonra girilir, ramazanın son günü ikindi namazından sonra çıkılır.Ramazan ayının son on gününde Efendimiz (sav) 'in kuvvetli bir sünneti olarak yapılan itikaf vardır ki, ihmal etmek büyük bir kayıptır. Hadis-i Şerifte: "İtikafta olan kimse günahları defeder ve kendisine bütün sevapları yapıyormuş gibi ecir verilir." (Ramuz,236/10 ) buyurulmuştur. Efendimiz (sav) kendileri Allah'ın en sevgili kulu ve insanların en şereflisi oldukları halde, gevşeklik göstermezlerdi. Ramazanın son on gününde mutlaka mescidde itikafa çekilirlerdi. Orucun farz oluşundan sonra idrak edilmiş olan on Ramazandan dokuzunda Efendimiz (sav) itikaf yapmışlardır. Yapamadıkları bir tanesini de daha sonra kaza etmişlerdir. Bu itikaf anında gece gündüz mescidde kalır ve ibadetleri bir hayli çoğaltırdı.  Bu nedenle itikaf kuvvetli bir sünnettir. Bir beldede hiç bir kimse itikafa girmezse tüm belde halkının sorumluğu olacağı bildirilmiştir. Hatta büyük ulemamız para ile adam  tutup birilerini itikafa sokmayı da en son çare olarak tavsiye etmişlerdir. Hiç birimiz  iş, meşguliyet ve zaman yokluğu konusunda her halde peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellemden daha meşgul ve yoğun iş sahibi değilizdir.

"İçinde imam ve müezzini olan her mescidde itikafa girilebilir." Ramuz, 341/7

İtikafa ikindi namazından sonra girilir, ramazanın son günü ikindi namazından sonra çıkılır.

*****

ÎTİKÂFA GİRECEK  KARDEŞ!

1- İtikafta geçireceğin her dakikada dışardaki kardeşlerinin hissesi olduğunu hatırından çıkarma. Adeta onların vekili gibi gayret et. İçerde boş geçireceğin her nefes karşılığında dışardaki kardeşlerine karşı zimmetleneceğini  hatırla. 2- Şer'î ilimleri öğren. 3- Tasavvuf derslerini itikaftan önceki günlerde eksiksiz yapmalısın. 4- İtikafta lüzumlu saadât  isimlerini ve duaları önceden  ezberle. 5- İtikaftan bir ay önce aşağıdaki gibi namazlara alış; İşrak, duha, evvabin gece namazı ve teheccüd namazı. 6-  İtikaftan önce aşağıdaki sureleri ezberle ve zamanında okumaya başla. Sabah Yasin, Öğle Fetih, İkindi Amme, Akşam İzâ Vâkıa, Yatsı Tebareke. 7- İtikafa girerken girmeyen kardeşlerinin senin eza ve zulmünden bir müddet rahat edeceklerini tefekkür ederek gir. 8- İtikaftaki kardeşlerinin eksikliklerinin tamamlanması ile uğraşma. 9- İtikafta kimseye bir şey öğretmek için gayret etme. (Çünkü orası öğretim ve eğitim yeri değil tatbikat yeridir.) 10. İtikaftan sonraki zamanlarda kullanmak üzere itikafta bir şey öğrenmek yok. 11- itikafta teşekkül edecek her iyi halini boynundaki heybenin arka gözüne at. Ön gözünde hataların bulunsun.

ÎTİKÂF  ADABI :

 

1- Çamaşır değiştirmemek. 2-Tırnak kesmemek. 3- Saç, sakal, bıyık kesmemek. 4- vesaire kesmemek. 5- Saç ve sakal taramamak. 6- Aynaya bakmamak. 7- Güzel koku sürmemek. 8- Günleri sayamamak. 9- Kimseyle görüşmemek.(zaruret halinde az, öz ve gizli konuşmak.) 10- İçerde arkadaşlarla dahi konuşmamak. 11- Kimsenin ahvaline muttali olmaya çalışmamak. 12- İçerde iken kimsenin kusurlarını görmemek. 13- Kimsenin işine ve vazifesine karışmamak. 14- Mektup vesaire okumamak ve yazmamak. 15- Daima abdestli olmak. 16- Hergün bir cüz Kur'an'ı Kerim okumak. 17-Sabah ve akşam Hatmi Hâcegân  yapmak. 18- Her namaz arkasından Kelime-i Tevhid söylemek. 19- Öğle ve yatsı son sünnetlerini dört rek'at kılmak. 20- Nafile namazlardan  işrak, duha, evvâbin, gece yatma namazı ve teheccüd kılmak. 21- Cuma namazlarını camide kılmak, gerekiyorsa yalnız farzını kılmak. Kalanlarını bulunduğu yerde kılmak. 22- İtikaf cami dışında ise camiye gidip gelirken yere bakmak. 23- İçeriye güneş ziyası vurmamak ve karanlık olmak. 24- Kapı, pencere açmamak. 25- Vazife esnasında başı kapalı olmak. 26- Vazife esnasında yaslanmamak. (eğer zorlanırsa ayakta devam eder)  27- Uyku altı (6) saat. 28- Gece uykuyu teheccüde kadar bölmemek. 29- İhtilam olunursa gusülde sabun kullanmamak, yani kir çıkarmamak. 30- Tuz ile iftar edip yemeği namazdan sonra yemek. 31-  Yemek tuzsuz olmak. 32- Yemeğe ekmek doğramamak. 33- Akşam ve sahur  yemeklerine başlamadan Silsile-i Saadât Efendilerimizin isimlerini saymak. 34- Her yerde yemek yerken bir kişi tasavvufa ait bir veya iki mesele söylemek (diğerleri dinler). 35- Akşam ekmek 150 gram, çorba bir (1) kepçe. 36- Sahurda ekmek 150 gram ve 21 adet çekirdekli üzüm. 37- Su tabi normal kafi miktarda. 38- İlaç -içten ve dıştan- kullanmamak.

   İtikafa gelirken takke, tesbih, sarık, cübbe, Kur'an-ı Kerim, evrad-ı şerif, yastık, havlu, bir alt bir üst için iki battaniye  getirilmelidir.

*****

bina maksut kitabın pdf sini arayanlar bu linkten ulaşa bilir










 https://www.google.com.tr/url?sa=i&url=https%3A%2F%2Fwww.trendyol.com%2Ffazilet-nesriyat%2Fmecmuatu-s-sarf-1935-p-54906960&psig=AOvVaw1JZTZrtXkySWGWbjXezBIO&ust=1623507708060000&source=images&cd=vfe&ved=0CAIQjRxqFwoTCICYsdbjj_ECFQAAAAAdAAAAABAQ

 


BAZI SÖZLER

¨  Tarlada ekinim var deme, anbara girmeyince

¨  Hayırlı evladım var deme, el koynuna girmeyince

¨  Sadık bir dostum var deme, yok günü görmeyince

¨  Vefakar karım var deme, yok yüzü görmeyince

¨  Ağustos’tan sonra ekilen darıdan

   İşinin başına geç gidenden

   Bal vermeyen arıdan

   Kocasından sonra kalkan karıdan

   Haram kazanılan paradan, kimse hayır görmez.

¨Zengini fakir eden hayırsız evlattır.

¨Memuru ve Tüccarı fakir eden, süslü avrattır.

¨Fakiri fakir eden kuru inattır.

¨Çok acıma acınacak hale gelirsin.

 

NURULİZAH ÇALIŞMA SORULARI

1.    Kendisiyle temizlik caiz olan sular nelerdir?

2.    Kendisinde iki vasıf bulunan bir sıvı suya karışırsa galebe ne ile olur?

3.    Vacip nedir?

4.    Küçük kuyuya fare düşerse ne icab eder?

5.    Kuyuda ölü ve şişmiş bir hayvan bulunursa ne yapılır?

6.    Kendisinden hayvan içen suyun artığı kaç kısımdır?

7.    Kedinin içtiği suyun artığı nedir?

8.    İstinca ne zaman farz ne zaman vacip ne zaman sünnettir?

9.    Kendisiyle istincanın mekruh olduğu şeyler nelerdir?

10. Yüzün sınırlarını söyleyiniz

11. Abdestin sebebi nedir?

12. Abdestin vücubunun şartları nelerdir?

13. Abdestin sıhhatinin şartları nelerdir?

14. Yüzü yıkarken zülüfleri de yıkamak farz mıdır?

15. Tırnaklar uzayıp parmak uçlarını kapatsa altına su geçirmek icap eder mi?

16. Misvak kullanmak mazmaza ve burna su vermenin boynu meshetmenin hükümlerini söyleyiniz.

17. Her uzvu yıkarken besmele çekmek vakit girmeden abdest almak ve abdest suyunun fazlasından içmenin hükmü nedir?

18. Abdestin mekruhları nelerdir?

19. Abdest kaç kısımdır? Nelerdir?

20. Kusmak ne zaman abdesti bozar?

21. Gusül ne zaman vacip olur?

22. Guslün farzları nelerdir?

23. Gusülde ayakları yıkamak ne zaman sona bırakılır?

24. Gusülde mekruh olanlar nelerdir?

25. Neler için gusül almak mendupdur?

26. Teyemmümün sıhhatinin şartları nelerdir? Teyemmüme niyyetin şartları nelerdir? Teyemmümün vücubunun şartları nelerdir?

27. Teyemmümün sünnetleri nelerdir? Teyemmümden evvel suyu hangi mesafeye kadar aramak icap eder? Teyemmümü bozanlar nelerdir?

28. Mestler üzerine meshin şartları nelerdir? Mestler üzerine meshin müddeti nedir? Meshi bozanlar nelerdir?

29. Hayız nifaz ve istihaza nedir? Hayız ve nifasın en az ve en çok müddeti nedir?

30. Hayızlı ne nifaslı kadın için haram olan şeyler nelerdir? Cenabet ve muhdise haram olanlar nelerdir?

31. Sahibi özür olma şartı nedir? Ne ile özürden çıkılır?

32. Necasetler kaç kısımdır? Necasetlerin ne kadarı afv sınırı içindedir.?

33. Necasetler ne ile temiz olur? Ölünün cildi ne ile temiz olur? Ölünün pençe ve kemiği temizmidir? Elbise ve bedenden necaset ne ile temiz olur?

34. Namaz nedir? Namazın vücubunun şartları nelerdir? Ne zaman vacip olur?

35. Namaz vakitlerini izah ediniz. Bir vakitte iki farz kılınır mı? Bazı insanlardan bazı vakitler niçin düşer?

36. Kendisinde namaz caiz olmayan ve mekruh olan vakitler nelerdir? Müstehap olanlar nelerdir?

37. Ezan nedir? Hükmü nedir? İngilizce ezan okunur mu?

38. Müezzine müstehap olan şeyler nelerdir? Kimin ezan okuması mekruhtur? Müezzini işiten ne demeli?

39. Namazın sıhhati için lazım gelen rükünler nelerdir? Namaza başlamanın sıhhatinin şartları nelerdir? Sıhhatinin devamının şartları nelerdir?

40. Çıplak adam nasıl namaz kılar? İçinde necaset olan elbise ile namaz ne zaman caiz olur?

41. Namazın vacipleri nelerdir? Sünnetleri nelerdir?

42. İmamet nedir? İmametin sıhhatinin şartları nelerdir? Cemaati terk etmeyi mübah kılan haller nelerdir?

43. Mertebeleri muhtelif kavim içtima etse imamete en layık olanı sırasıyla sayınız. İmameti mekruh olanlar kimlerdir?

44. Safların tertibi nasıl olmalıdır? Çıplak olanlar cemaatle namazı nasıl kılar?

45. Cemaatle namazın hükmü nedir? Cemaati düşüren özürler nelerdir?

46. Namazı bozan ve musalli için mekruh olan şeyleri sayınız. Mekruh olmayanları ta’dad ediniz.

47. Vitir namazının hükmü nedir? Kunutun manası nedir? Vitirde kunutun yeri nedir? Vitir cemaatle kılınır mı?

48. Sünneti müekkedeler nelerdir? İki rekatten fazla nafile kılan yalnız ahirinde otursa hükmü nedir?

49. Tehıyyatül mescit salatı hacet salatı leylin hükmü nedir? İhyası mendup olan geceler nelerdir?

50. Oturarak nafile kılınır mı? Bir şeye dayanarak nafile olur mu? Misafir için binek üzerinde namaz nasıl kılınır?

51. Gemide namaz nasıl kılınır.? Uçakta nasıl kılınır?

52. Teravih namazının hükmü vakti ve rekatlerinin adedi nedir?

53. Kabenin etrafında içinde üstünde namaz olurmu?

54. Seferin en az müddeti nedir? Hangi namazlar kısaltılır?

55. Sefere niyetin sıhhatinin şartları nelerdir?

56. Seferi ne süre namazlarını kısaltır? Müsafirin namazlarını kısaltmasının hükmü nedir?

57. Mukim misafire misafir mukime uyabilir mi? Seferde kazaya bırakılan namaz hazarda nasıl kaza edilir?

58. Vatan kaç kısımdır? Vatanı ikame nasıl bozulur?

59. Hastadan namaz ne zaman te’hır olunur? Ne zaman düşer? Vasıyyet ne zaman lazımdır? İskat nasıl yapılır? Fakirden iskatta hile nedir?

60. Kaza namazlarındaki tertip nedir? Tertip ne ile düşer? Kaza namazı olduğunu farzın içinde hatırlayan kimse ne yapar?

61. Münferiden bir farz namaza başlayan kimse onu ne zaman bozabilir? Ne zaman bozamaz?

62. Farzdan önce nafile ne zaman kılınır? Ezan okunduktan sonra namazı kılmadan çıkmak ne zaman caiz olur?

63. Sehiv secdesinin hükmü nedir? Vakti nedir? Ne zaman düşer, imamın sehiv secdesini terk edebileceği hususlar nelerdir?

64. Birinci ka’deyi unutan ne yapar? Kadei ahireyi unutan ne yapar? Namazın rekatlerinde şüphe eden ne yapar?

65. Tilavet secdesinin hükmü nedir? Vakti ayetlerin adedi? Kendisine secde vacip olan olmayan kimseler? Tilavetin tekrarı vucubunun tekrarını icap eder mi? Tilavet secdesinin sıhhatinin şartları nelerdir? Şükür secdesinin hükmü nedir?

66. Cuma namazının hükmü vucubunun sıhhatinin şartları nedir? Şehri tarif ediniz? Hutbeyi hamd üzere kısaltmakla Cuma sahih olur mu? Hutbenin sünnetleri nelerdir?

67. Bayram namazının hükmü nedir? Şartları ve vakti nedir? Kurban ramazanın ahkamı nedir?

68. Teşrik tekbirlerinin hükmü vakti ve kimlere vacip izah ediniz

69. Güneş tutulma namazının ve yağmur talep etme namazının hükmü nedir? İstiska için müstehap olan şeyler nelerdir?

70. Salatı havfin hükmü nedir? Bir adamın arkasından cemaat münazaa ettiğinde namaz nasıl eda edilir? Havf şiddetlendiğinde nasıl kılınır?

71. Ölüme hazırlanan hasta ile ne yapılır? Öldüğünde ne yapılır? Ölü nasıl yıkanır? Erkek ve kadınlar için şeri kefen nedir?

72. Cenaze namazının hükmü nedir? Rükünleri şartları sünnetleri nelerdir? Cenaze namazını kıldırmaya en layık kimdir? Cenaze namazı nasıl kılınır?

73. Bir vakitte birden çok cenaze içtima etse ne yapılır? Hangi mekanda cenaze namazı mekruh olur? Çocuk ve bebekler üzerine cenaze namazı nasıl kılınır?

74. Müslüman bir kimsenin kafir bir yakını ölse ne yapar? Kuttai tarik ve asiler üzerine cenaze namazı kılınır mı? İntihar eden anababasını öldüren üzerine kılınır mı?

75. Kabir üzerine bina yapmanın ve mezar taşının hükmü nedir? Bir kabre birden fazla kişi defin olunacaksa hangi usul takip edilir?

76. Bir kimse gemide ölse kara da uzak olsa ne yapılır? Ölüyü nakil ve kabrini açmakta beis var mıdır?

77. Oruç nedir? Ramazanın vucubunun sebebi nedir? Farz olmasının edasının sıhhatinin şartları nelerdir? Ruknu nedir?

78. Orucu bozan bozmayan ve keffaret icap eden haller nelerdir?

79. Keffaret nedir keffareti düşüren haller nelerdir?  Kaza vacip olmakla beraber günün geri kalanını imsak ile geçirmeye bir misal veriniz?

80. Saim için mekruh olan olmayan müstehap olan haller nelerdir?

81. Saim için orucu bozmak ne zaman mubahtır? Misafir için nerede bozmak faziletlidir? Ebedi oruç nezreden bundan aciz kalsa ne yapar?

82. Nafile orucu tutan için nerede kaza vacip olur? Nerede olmaz? Şart hasıl olmadan nezri yerine getirse hasıl olunca ne lazım gelir?

83. İtikaf nedir? Şart ve kısımları nelerdir? Mutekifin mescidden çıkması ne zaman caizdir? Mutekif mescitte ne yapar? Mutekife mekruh ve haram olanlar nelerdir? İtikaf ne ile bozulur?

84. Zekat nedir? Zekatın vücubunun şartları nelerdir? Edasının vucubunun şartı nedir?

85. İtikaf nerede yapılır itikafın güzellikleri nelerdir?

86. Altın ve gümüşün nisabı nedir? Deyn kaç kısımdır? Nelerdir?

87. Ticaret mallarında zekat ne zaman vacip olur? Cinsleri muhtelif olan ticaret malları nasıl hesap edilir?

88. Sene ortasında nisabın altına düşmek sene sonunda zekata etki eder mi?

89. Meyyitin terekesinden zekat nasıl alınır? Zekatın verileceği yerler nedir?

90. Sadakai fıtır nedir? Hükmü sebebi vubununun sartları vakti nedir? Vacip olan miktar nedir? Kime verilir?

91. Hacc hükmü hikmeti farz olduğu delil nedir?

92. Haccın vucubunun sebebi nedir? Vucubu ve sıhhatinin şartları nelerdir?

93. Hacc kaç kısımdır? Farzları nelerdir? Sünnetleri ve vakti nedir?

94. İhramı ve mikatları sayınız?

95. Umre nedir? Hükmü şartı sıhhatı nedir? Vakti var mı?

96. İhramlıya haram olanlar nelerdir? Cinayetler neler icap ettirir? Kurban icap eden cinayetler nelerdir? İzdiba nedir? Safa ile merve arasında nerede koşulur?

97. Hacdan ne ile çıkılır? İhramlı iken cima edene ne lazım gelir? Tavafın ilk üç şavtında koşmaya ne denir? Cemi takdim ve cemi te’hir nerede hangi namazlarda yapılır?

98. Haccı kıranı tarif ediniz. Diğerlerinden farkı nedir? İhramlı iken başı örtmek ne icap eder? Şeytan taşlama usulunu kaç taşın hangi günlerde atılacağını izah edin?

99. Safa ile merve arasında sa’yın hükmü nedir? Tavafın kısımlarını tadad ediniz? Arafat mekkeye ne kadar uzaktır? Minada ne yapılır?

100.             Peygamber efendimizi ziyaret nedir? Ziyaret usulunu anlatınız. Bununla ilgili hadisi şerifler nelerdir?