REKLAM

20.04.2020

BAL ŞERBETİ




Bir Ramazan'da Medineli bir müslüman Halife Hz. Ömer'i iftar yemeğine davet etti. Yemek sırasında yalnız Hz. Ömer'e bir kab içinde bir içecek

sunuldu. Hz. Ömer sordu: "Bu nedir?" Ev sahibi cevab verdi: "Bal şerbetidir efendim, sizin için ayırmıştık da..." Hz. Ömer onu içmeyi reddederek şöyle dedi: "Benim yönetimini üstlendiğim halkın çoğu içmek için henüz kuyu suyunu bile bulamazken ben burada bal şerbeti içemem."

PEYGAMBERE BAĞLILIK



Mekke'nin fethinden sonra İslâm'ı kabul edenler arasında Hz. Ebû Bekir'in babası Ebû Kuhâfe de bulunuyordu. Yaşı sekseni aşmış, âmâ bir kişi olan Ebû Kuhâfe, Hz. Peygamber'in huzurunda hidayete ermekte geç kalmışlığını telâfi edercesine aşkla kelimei şehadet getiriyordu. Bu esnada sevinmesi gereken "Sıddıyk" (yürekten tasdik edip, sorgusuz sualsiz bağlanan) lakaplı Ebû Bekir ağlıyordu. Fakat bu ağlayış bir sevinç ağlayışı değil üzüntü ağlayışıydı. Bu, meclisteki herkesin hayretine sebep olmuştu. Sordular:
- Ey Ebû Bekir, neden sevinilecek bir günde gözyaşı döküyorsun? Cevap verdi:
- Allah'ın Resulünün en büyük arzusu amcası Ebû Talibin müslüman olmasıydı. Fakat bu dileği bir türlü gerçekleşmedi. Ben isterdim ki şu anda benim babamın yerinde şehadet getiren Ebû Talib olsun, babamın Müslüman olmasından dolayı benim gönlüm hoşnud olacağına, amcasının Müslüman olmasından dolayı Allah Rasûlünün gönlü hoşnud olsun. İşte bu olmadığı için ağlıyorum.

11.04.2020

40 hadis 2


Kim ümmetime dini işlerine dair kırk hadis hıfz ediverirse, Allah Teâlâ onu alimler zümresinde haşr eder.... Ben de kıyamet gününde ona şahid ve şefaatçi olurum.
İbn-i Abbas (Radıyallâhu Anhümâ) dan: "Sarık sarın ki, hilminiz (yumuşak huyluluğunuz, halim-selimliğiniz, vakarınız, ağır başlılığınız ve sükûnetiniz) artsın. (Mecmeuz zevâid, Libas, Bâbul Amâim: 5/122)
- Hiç biriniz hayvanlar gibi (sevişmeksizin) cinsi münasebette bulunmasın, arada elçi bulunsun.
Soruldu:
Yâ Rasûlallâh sözünü ettiğiniz elçi nedir?
- Aşk fısıltıları ve öpüşmedir.
İslam'da cinsellik Âsım Uysal İhyâ-i ulûmiddin İmam-ı Gazâlî K. nikahı Âdâbü-l Muâşeret 2/64
Sizden hiç biriniz lâyıkıyla iman etmiş olmaz; beni çocuğundan, anasından, babasından ve bütün insanlardan fazla sevmedikçe...
Üç şey münâfığın alâmetidir: Yalan söyler, sözünde durmaz, emânete hıyânet eder.
Beni yerim göğüm almaz ancak mümin kulumun kalbi alır, ben hiç bir mekana sığmam ancak mümin kulumun kalbine sığarım.
Kul nâfilelerle bana durmadan yaklaşır, nihayet onu severim. Bir kere de onu sevdim mi, artık o kulumun işiteceği kulağı olurum, göreceği gözü olurum.(kudsi hadis)
Allahü teâlâ refîktir. Yumuşaklığı sever. Sertlik edenlere vermediği şeyleri ve başka hiçbir şeye vermediğini, yumuşak davranana ihsân eder.
Cehenneme girmesi haram olan kimseyi bildiriyorum. Dikkat ediniz! Bu kimse, insanlara kolaylık ve yumuşaklık gösterendir.
Nefse sükûnet ve kalbe ferahlık veren iş, iyi iştir. Nefsi azdıran, kalbe heyecan veren iş günâhtır.
Allahü teâlânın, bir kulunu sevmemesi, onun faydasız şeylerle uğraşmasından anlaşılır.
Bir kimsenin çocuğunu terbiye etmesi ve ona edep öğretmesi, her gün bir miktar sadaka vermesinden daha hayırlıdır.
Allahü teâlâ benim ümmetimden bir kuluna iyilik yapmak isterse, onun kalbine, Ashâbımın sevgisini yerleştirir.
Atalarınıza hürmet ediniz ki, çocuklarınız size hürmet etsin! İffetli olunuz ki, aileleriniz iffetli olsun!
Musîbetlerin en büyüğü, vakti faydasız şeylerle geçirmektir.
Din, güzel ahlâktır.
İnsanlara teşekkür etmeyen, Allahü teâlâya şükretmemiş olur.
Ebû Hüreyre (ra)'den: Resûlullâh (sav) şöyle buyurdu:
Allahû Teâla pâktır. Pâk olandan başkasını kabûl etmez. Allahu Teâla mürsel olan Peygamberlerine neyi emrettiyse mü'minlere de onu emretmiştir.
Peygamberlere: "Ey peygamberler, pâk ve helâl taâmlardan yiyiniz ve sâlih amel işleyiniz"
Mü'minlere: "Ey iman edenler, rızk olarak size verdiğimiz pâk ve helâl şeylerden yiyiniz" buyurdu.
Ondan sonra Resûl-i Ekrem (sav) Hazretleri (sözü döndüre dolaştıra) buyurdu ki;
İnsan (Allah yolunda uzun seferlere katlanır, saçları birbirine karışmış, yüzü gözü toza bulanmış, "Yâ Râb! Yâ Rab!" diyerek ellerini gök yüzüne açar. Halbuki, yediği haram, içtiği haram, giydiği haram. Haram ile beslenmiş. Böylesinin duâsı nereden müstecâb olacak?
Ebu Rukayye Temin b. Evs ed-Dâri (ra)'den: Demiştir ki, Nebiyy-i Ekrem (sav) Efendimiz şöyle buyurdu: "Din hemen nasihattir. Din hemen nasihattir. Din hemen nasihattir." "Yâ Resûlallâh, kimin için nasihat?" diye sorduk. "Allah için, kitâbı için, Resûlü için, Eimme-i müslimin ve âmme-i müslimin için." buyurdular.
Cabir (Radıyallahu Anh) dan: "(Her insan yaşadığı hâl üzere Ölür) ve her kul Öldüğü hâl Üzere diriltilir." (Müslim, Cennet:l9, No:2878,4/2206. İbni Hacer-i Heytemî, ez Zevatir, 2/402)
Ibn-i Ömer (r.a)dan rivayet edildiğine göre; Peygamberimiz (s.a.v) Söyle buyurdu:
Allah Teala Cenneti yarattığı zaman ona şöyle buyurdu:
-İzzet ve celalime and olsun insanlardan sekiz sınıf vardır ki; sana dahil olmayacaklardır;
1*Devamlı şarap(içki vs)içen,
2*Zinada ısrar eden,
3*Deyyus olan(Eşini kıskanmayan),
4*Hükümdarların kötü icraatlarına alet olan,
5*Erkek olduğu halde kadınlaşan,
6*Koğuculuk eden,
7*Başkalarına merhamet etmeyen,
8*Allah'a ant içip de, ahdine vefa etmeyen kimseler
Ebu Davud şöyle diyor;
-"Topladığım hadislerin içinden bu dört hadis, hadislerin özüdür."
* Ameller niyetlere göredir.
* Bir mümin kendisi için istediğini mümin kardeşi için de istemedikçe iman etmiş olmaz.
* Malayaniyi(Dünyâ ve âhirete faydası olmayan iş, boş söz, lüzumsuz şey) terk etmesi kişinin olgun mümin olduğunun göstergesidir.
* Helaller bellidir, haramlar da bellidir. Birde bunlar arasında şüpheli olanlar vardır, siz şüpheli olan şeylerden kaçının.
Bir gün annesi, Abdullah bin Ömer'e:
- Abdullah! Gel bak sana ne vereceğim, diye seslenmişti.
Resul-i Ekrem Hazretleri de misafir olarak orada bulunuyordu. Abdullah'ın annesine sordu:
- Çağırdığın Abdullah'a ne vereceksin?
- Hurma vereceğim ya Resulallah!
- Peki öyleyse. Eğer bir şey vermeyeceğin halde vereceğini vaat ederek çocuğu aldatmış olsaydın, sana yalan söylemiş gibi günah yazılacaktı
Hz. Ömer anlatıyor:
Bir gün Resûl-i Ekrem ASM, esirler arasında çocuğundan ayrılan bir kadın gördü. Kadın çocuğunun hasretinden rast gelen çocuğu kucağına alıyor, onu sevip emziriyordu.
Resul-i Ekrem ashabına:
- Hiç bu kadın çocuğunu ateşe atar mı? Diye sordu. Ashab:
- Asla, cevabını verdiler. Bunun üzerine Resul-i Ekrem (ASM):
- O halde, biliniz ki, Allah’ın kullarına merhameti, bu kadının çocuğuna merhametinden daha fazladır, buyurdu. (Buhari-Müslim)
H.z. Aişe vâlidemiz anlatıyor: Peygamber Efendimiz buyurmuşlardır ki: "İçinizden birisi, besmele çekmeyi unutup da yemek yemeye başlamış bulunursa, bu durum hatırına gelir gelmez; "başlangıcında da, bitiminde de Allah'ın adı ile niyetiyle" manâsına gelen "Bismillahi evveluhû ve âhirâhû" desin.
Benim ümmetime bir zaman gelecek ki, ulemayı güzel elbise,Kur-an-i güzel sesle tanırlar ve Allah'a yalnız ramazan ayında ibadet eder.Böyle oldu mu ilmi, hilmi ve rahmeti olmayan bir hükümdarı Allah onlara musallat eder.
Ey gençler topluluğu! Sizden evlenmeye gücü yetenler evlensin.Çünkü evlenmek gözü daha çok muhafaza eder,namusu daha fazla korur. Evlenmeye gücü yetmeyenler ise oruç tutsun. Çünkü oruç kalkandır.
Ahlakı güzel olan insan her yaşta güzeldir.
Müslüman temiz toprağa benzer: ona her şey atılır, ezilir, hakaret görür; ama ondan hep güzel şeyler çıkar.
Nerede olursanız olun bana salât ve selâm edin. Zira sizin salât ve selâmlarınız bana ulaşır."
"içerisinde köpek veya heykel bulunan haneye rahmet melekleri girmez."
"Kalbinde hardal tanesi kadar kibir bulunanı, Allah'u teâlâ yüz üstü Cehenneme atar."
İlim dörttür: 1)Dînin muhâfazası için fıkıh ilmi, 2) Sıhhatin korunması için tıp ilmi, 3) Lisânın muhâfazası için sarf ve nahiv ilmi, 4) Vakitlerin bilinmesi için astronomi ilmi.
Birbirinize selâm veriniz. (Hadîs-i şerîf-Tirmizî, Müslim) Îmân etmedikçe Cennet'e giremezsiniz. Birbirinizle sevişmedikçe tam îmâna kavuşamazsınız. Size bir şey göstereyim mi? onu yaparsanız, sevişirsiniz. Aranızda selâmı çok yayınız. (Hadîs-i şerîf-Müslim)
Müslüman'ın Müslüman üzerinde beş hakkı vardır. Selâmına cevap vermek, hastasını yoklamak, cenâzesinde bulunmak, davetine gitmek ve aksırıp; "Elhamdülillah" deyince; "Yerhamükellâh" diyerek cevap vermek. (Hadîs-i şerîf-Buhârî, Müslim)
Din garip olarak başladı, garipliğe dönecektir. Ne mutlu gariplere.
Lut kavminin amelini işleyene Allah lanet etsin. Lut kavminin amelini işleyen kimse melundur.
Hazreti Âişe radıyallâhü anhâ anlatıyor "Rasulullah sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular ki; "Nikah benim sünnetimdendir. Kim benim sünnetimle amel etmezse benden değildir. Evleniniz! Zirâ ben, diğer ümmetlere kaşı sizin çokluğunuz ile iftihar edeceğim. kimin maddi imkanı varsa hemen evlensin. Kütüb-i Sitte c:17 s:190
Ebu Sâid el-Hudri radıyallahü anh der ki: Peygamberimizin sallallâhü aleyhi ve sellem şöyle buyurduğunu duydum: Herhangi biriniz kötülük görürse onu eli ile değiştirsin; yapamazsa dili ile, bunuda yapamazsa kalbi ile değiştirsin, sonuncu tavır imanın en zayıf şeklidir.

İbni Mes'ud'dan (R.A.) rivayet edildiğine göre Peygamberimiz (S.A.S.) buyuruyor ki: İsrailoğulları üzerinde beliren ilk eksiklik, ilk kusur şudur: Adamın biri başka biri ile karşılaşır ve ona «hey falan kişi, Allah'tan kork da şu yapmakta olduğun hareketten vazgeç, çünkü o sana helâl değildir» der, sonra da ertesi günü aynı adamla karşılaşır, adam eski tutumunu devam ettirmektedir, fakat adamın bu tutumu berikini onunla birlikte yemekten, içmekten ve birlikte oturmaktan alıkoymaz, onlar böyle davranınca Allah da kalplerini birbirine benzetti.» Peygamberimiz (S.A.S.) sözlerine şu ayeti okuyarak devam etti:

— «İsrailoğullarının kâfir olanları Davud'un ve Meryem oğlu İsa'nın dili ile lanetlenmişlerdir; bunun sebebi isyan edip azmış olmaları idi. Onlar işlemiş oldukları kötülükten birbirlerini alıkoymazlardı, yapmış olduktan iş ne fena bir şeydi! Onların çoğunun kâfirleri dost edindiklerini görürsün; kendi kendileri için ne fena bir akibet hazırlıyorlar ki Allah onlara öfkelenir ve bitmez bir azaba çarptırılırlar.» Maide78-81

Daha sonra Peygamberimiz şöyle buyurdu: «Hayır hayır. Ya iyiliği emredip kötülükten alakorsunuz, zalimin elinden tutup onu hakka karşı kesinlikle boyun eğdirir, kendisini hakkın sınırları içinde tutarsınız veya Allah önce kalplerinizi birbirinizinkine benzetir ve arkasından da İsrailoğulları gibi size de lanet eder.» — Ebu Davud, Tirmizî —



UZAY ÇAĞI MI yoksa AHİRZAMAN MI ?

  UZAY ÇAĞI MI yoksa AHİRZAMAN MI ?



  Büyüklerimizin, zaman zaman ''AHİRZAMAN'' şeklinde bir kelime kullandığını, sanırım pekçoğumuz hatırlayacaktır. Acaba bu kelime ile kastedilen şey nedir ?
Efendimiz (s.a.v) 14 asır öncesinde bazı alametlerini belirttiği Ahirzaman, sakın şu ''UZAY ÇAĞI''  adını verdiğimiz zaman dilimine uyuyor olmasın?
Gelin, hep beraber bu konuyla ilgili hadisleri şöyle bir tarayalım ve Hz. Peygamberin her müslümandan  '' sırası dağılmış bir boncuk dizisi gibi'' takibetmesini istediği bu alametleri sıralayarak yaşadığımız şu günlerin ahirzaman çerçevesine sığıp sığmadığına karar verelim:
Peygamberimiz hangi hususta ne söylemişse, zaman hep O'nu haklı çıkarmıştır. Çünkü O, tahmini konuşmamış ve kendine güvenmemiştir. Kendisine ne bildirilmişse onu aynen aktaran bir elçidir. Cenab-ı Hak ona nasıl ve ne şekilde ders vermişse o da öylece bize aktarmıştır. İşte bunlardan bazıları:

   
AHİRZAMAN ALAMETLERİ

- İnsanların başına bir zaman gelecek ki, onlardan faiz yemeyen kalmayacak, yemese bile tozu onlara bulaşacaktır.
- Faize alışveriş, rüşvete hediye denilecek, tefecilik artacak, helal-haram unutulacak, para gelsinde nereden gelirse gelsin denilecek.
- Birçok kişi, az bir dünyalık karşılığında dinini feda edecek.
- Kazanç, belirli kişiler arasında dolaşacak, dar gelirliler açlık ve sıkıntıya düşecek.
- Fasıklar başa geçecek ve konuşmasını bilmeyenler halka hitab edecekler.
- Kabirler süslenecek ve Kur'an, kazanç getiren bir meta haline gelecek...
- Fitne her eve girecek ve tecrübesiz gençler başa geçecekler.
- Kur'an dan bir resim, İslam'dan bir isim, Müslüman'dan bir cisim kalacak.
- Üç şey çok kıymetlenecek; Helal para, kendisiyle amel edilen sünnet ve candan bir dost.
- Ecnebiler çoğalacak ve müslümanlara galebe edecekler.
- Sonradan gelen nesiller, önceden gelenlere söğüp sayacaklar.
- İçkiyi devletler teşvik edecekler ve muhtelif isimler altında içilecek.
- Mihnet, bela, musibet artacak, rahat ve huzur kalmayacak, kimse eliyle bunları düzeltemeyecek.
- Bir müslüman, koyundan daha aciz olacak, hor ve hakir görülecek.
- İlim azalacak, cehalet, anarşi ve cinayetler artacak, adam öldürmek, hafif bir suç sayılacak.
- Hilesiz iş yapılamayacak, tacirler ve yazarlar artacak kalem bollaşacak.
- Kişi, elbisesini sakındığı kadar dinini sakınmayacak ve fakirler de namaz kılmayacak.
- Akrabalık bağları kopacak ve selam, sadece tanıdık olanlara verilecek.
- Zenginler ticaret için, hafızlar riya ve gösteriş için hac'ca gidecekler.
- Büyükleri merhametsiz, küçükleri hürmetsiz olacak, çocukları terbiye, köpekleri terbiyeden daha zor olacak.
- İnsanlar, kötülüklerden birbirlerini sakındırmayacaklar ve iyiliği emretmeyecekler.
- Zaman kısalacak. Bir sene bir ay gibi, bir ay bir hafta bibi, bir hafta bir gün gibi geçecek, bir günün geçmesi ise, bir yaprağın  yanması kadar çabuklaşacak, hiç bir şeyde bereket kalmayacaktır.
- Arap arazisinin çölleri, nehirlere ve yeşilliklere kavuşacak.
- Yıldızlar (fal) doğrulanacak ve kader yalanlanacak.
- Allahü Teala (c.c) apaçık inkar edilecek.
- Alicenaplık, izzet-i ikram ve cömertlik duyguları kaybolacak ve haklar para karşılığında satılır hale gelecek.
- Minareler çoğalacak, camiler süslenip ziynetlenecek ( kilise ve havralar gibi) ve içlerinden yüksek sesler gelecek.
- Hainlere emin, emin olanlara hain denilecek ve ''şurada emin bir insan vardır'' denilecek kadar emin insan sayısı azalacak.
- Kişiye şerrinden korkulduğu için ikramda bulunulacak. Görünüşte dost, fakat esasında düşman insan sayısı artacak, sözler hep yalan ve birbirinden muhalif olacak, amir ve memur çok, doğru iş yapan az olacak.
- Cemaatin inancı zayıf, ibadeti taklit olacak, hafızlar çok, ama alim bulunmayacak.
- Hayırlar ve yağmurlar azalacak, depremler ve taşkınlıklar artacak.
- Zenginlere itibar edilecek, cimrilik artacak, zekat ağır bir borç olarak kabul edilecek.
- Alimler, para ve dünyalık karşılığında ilim öğretecek, ahiret ameli ile dünyalık taleb edecekler.
- Dinden gayrı hususlar için öğrenim yapılacak.
- Erkekler kendilerini kadınlara, kadınlarda erkeklere benzetecekler.
- Erkekler erkeklerle, kadınlar kadınlarla münasebetsiz alakalar kuracak.
- Her tarafta şarkıcı ve çalgıcı kadınlar zuhur edecek.
- Söz kadınlarda olacak ve zina yaygınlaşacak.
- Kadınlar, saçları deve hörgücü gibi, sokaklarda dolaşacaklar.
- Haram işlemeyi kolaylaştıran imkanlar artacak, gençler günah işlemeye ve kötülük yapmaya çok meyledecekler.
- İmanı kalpte tutmak, kor ateşi elde tutmak kadar zor olacak, kişi gece mümin yatacak, sabah kafir olarak kalkacak veya bunun tersi olacak.
- Dünya işlerine dalınıp ahiret unutulacak, Allah'ın kitabıyla hükmetmek, ayıp sayılacak.
- Köylüler şehirlere akın edecek ve ne idüğü belirsiz deve çobanları, bina yaptırmakta birbirleriyle yarış edecekler.
- Büyük ve gösterişli binalar yapılacak ve bunlardan dolayı sokaklar daralacak.
- Yırtıcı hayvanların derileri tabaklanarak çeşitli giyim eşyası yapılacak.(Kürk, manto vb.)
- Sabah giyilen elbise başka, akşam giyilen elbise başka olacak. Önünüze yemeklerden birisi gelip diğeri gidecek ve Kabe'nin örtüldüğü gibi, evlerinizin duvarları halılarla süslenecek.
- Ümmetimin erkekleri şişmanlayacak ve semizleşecek.
- Dedikodu, yaygın bir hal alacak.
- Herkes ''kazanamadığından ve geçinemediğinden '' şikayetçi olacak.
- Yalancı şahitlik ve boşanmalar artacak, ani ölümler sık görülecek.
- Mal çoğalıp sel gibi akacak, mal sahibi malına tapacak ve tüccarların çoğu hilekar olacak.
- Kişi karısına itaat edip anasına asi olacak ve arkadaşına yaklaşıp babasından uzaklaşacak.
- Gönüller birbirini sevmez olacak, dinde ve dünyalık işlerde muhtelif görüşler belirecek, kardeşler bile dinde ve mezhebte  ihtilaf edecekler.
- İmar edilen şeyler harabedilecek, harap olanlar ise imar edilecek.

40 HADİS

 40 HADİS KENZUL İRFAN-Şeyh Esad Erbilli

''
Ümmetimden kırk Hadis-i Şerif'i taşıyan ve ezberinde tutan kimseyi Cenab-ı Allah KıyametGünü'nde fukarayı kiram, ulemayı izam zümresinde diriltir.''                                                                                         HZ.MUHAMMED (s.a.v)

 

  1. Lisan (dil) ile kalb bir olmadıkça hiç bir kul mü'mini kamil olamaz.

  2. Namazını terk eden kimse vefat edince, Cenab-ı Allah'ı gazab sıfatıyla bulur.

  3. Hayırlı işlere delalet eden kimse, o hayırı işleyen gibi sevab kazanır.

  4. Mazlumun duasından sakınınız. Zira; bir kıvılcım sürati gibi semayı çabucak    
      kaplar.

  5. Sadaka veriniz. Zira; sadaka sizi Cehennem ateşinden kurtarır.

  6. Cimrilerin azabsız Cennet'e giremeyeceklerine Cenab-ı Allah yemin etmiştir.

  7. Bir mü'min için din kardeşiyle üç günden fazla konuşmamak helal olmaz.

  8. Cenab-ı Allah'ın rızası; annenin, babanın rızasında, gazabı da gazablarındadır.

  
9. Bir insanın kendi eşine ve çocuklarına verdiği nafakası, sadaka makamındadır.

10. Komşusunun yiyecek bulamayıp da aç olarak yattığını bildiği halde, yardımda
       bulunmayan bir zengin tam bir iman sahibi değildir. 
  
11. Sizin hayırlı olanınız, yemekler ikram ederek aç olanları doyuran kimsedir.

12. Vaad, borç gibidir.

13. Niyet ettiğin bir iş için kalbinde korku ve tereddüt olursa, o işi yapmamalı. 


14. Kahkaha ile gülmek şeytandan, gülümsemek (tebessüm) ise Rahmandandır.

15. Muhakkak ki, insanların, en ziyade cimri olanı, karşılaştığı zaman din  
       kardeşlerine selam vermeyen kimsedir.

16. Özürsüz üç Cuma Namazını terk edenler, münafıklar güruhundan yazılırlar.

17. İki kişi arasındaki düşmanlığı gidermek ve onların aralarını bulmak 
       sadakaların efdalindendir.

18. Sılai rahimi (akraba ziyareti) terkeden kimsenin nasibini, Cenab-ı Allah
       Cennet'den keser.

19. Yemeklerin fenası, bir velime yemeğidir ki; ona tok ve zenginler davet olunup,
       aç ve muhtaç olan fakirler ondan mahrum edilir.

20. Doğruluk ve iyi hal üzerinde olanlardan dostlarınızı çoğaltınız. Zira onlar
       Kıyamet'te size şefaat ederler.

21. İhtiyarların kalbi iki şeyin muhabbetinde (iki şeyi sevmek hususunda) gençtir.
       Bunlardan birisi çok yaşamak, ikincisi para toplamak.

22. Çoğu sarhoşluk veren şeyin azı da haramdır.

23. Zinadan sakınınız. Zira, zinada dört hal vardır. Bunlar:
       1- Yüzünde olan nur-i cemali,
       2- Rızıkda olan hayır ve bereketi giderir.
       3- Cenab-ı Allah'ın gazabını gerektirir.
       4- Ve uzun müddet Cehennem ateşini icab ettirir.

24. Zina gibi fuhşiyatın meydana çıkması; yeryüzünün sallanmasına vesile olur.

25. Din kardeşini ayıblardan bir ayıbla ayıblayan kimse, o ayıbı bizzat kendisi
       yapmadıkça vefat etmez.

26. Gıybetden sakınınız. Zira gıybetin verdiği zararın bir kısmı, zinadan şiddetlidir.

27. Yalan söylemek, insanın yüzünü kara eder. İki şahsın arasını bozmağa
       çalışmak; kabir azabını gerektirir.

28. Rüşveti veren ve alanın her ikiside Cehennem ateşindedir.

29. İstibra hususunda takva üzere olunuz. Zira, kabirde ilk hesab, küçük ve büyük
       abdest ile necasetten temizlik hakkındadır.

30. Allah korkusuyla ağlayan bir kimse Cehennem ateşine girmez.

31. Selametini isteyen kimse, susmayı ve konuşmamayı kendisi için lüzumlu kılsın.

32. Bela ve musibet üzerine sabır ve tahammül edip, Cenab-ı Hakk'ın yasak ettiği
       söz ve işleri yapmamak  ibadettir.

33. Her kim ki; dualarının kabulünü  ve gam, kederinin giderilmesini murad ederse;
       sıkıntıda bulunanların imdadına yetişsin.

34. Cenab-ı Allah'a hakkıyla tevekkül etseniz kuşları rızıklandırdığı gibi, sizi de
       rızıklandırır.

35. Aç bir karnı doyurmaktan efdal nafile bir amel ve ibadet olamaz.

36. Rızık ecel gibi, Cenab-ı Allah'ın kulunu arar, nerede olsa bulur.

37. Bir babanın oğlu için duası, bir peygamberin ümmeti hakkındaki duası gibi
       makbuldur.

38. Duasının kabul olması için ısrarla ve fazlaca yalvaranları Cenab-ı Hak sever.

39. Muhakkkak ki, Hak Celle ve a'la hazretleri genç olan tevbekarları sever.

40. Uyku için yatağa yatarken evvela Fatiha, sonra İhlas-ı Şerf'i okuduğun zaman
       ölümden başka herşeyden emin olursun.

10.04.2020

tavukçukuru


İzmir bergama tavukçukuru köyü gümücük bakın daha mezar üstünde maden bile yok 2011 yılında çekildiği tahmin ediyorum ama n73 nokıa ile çekilen bir foto gerçekten muhteşem görüntüler bu ayarda bir daha kamera az denk geldi bana gerçekten bu fotonun sagında şimdi gölcük kazıldı ama burada gözükmüyor doğallık 



 izmir bergama tavukçukuru köyü belenden görünüş bu da gümücük arkasından dereden yukarı çıkarken çekilmiş bir resim o zamanlar resim çekmek çekilmek çok farklı idi benim için herşeyi çekerdim 


osmanlı padişahları tahta geçme ve kalma zamanları

Sultanlar
Tahta Geçme Yaşı
Saltanat Süresi
Saltanatının Sonundaki Yaşı
Ölüm Yaşı
I. Osman
23
43
66
66
Orhan Gazi
36
36
72
72
I. Murad
34
29.2
63
63
I. Bayezid
29
13.1
42
43
I. Mehmed
24
7.11
32
32
II. Murad
17;42
23.7;4.4
40;47
49
II. Mehmed
12.8;18.11
1.10;30.3
14.6:49.1
49.1
II. Bayezid
33.3
31
64.3
64.4
I. Selim
42
8.5
50
50
I. Süleyman
25.11
46
71.10
71.10
II. Selim
42.3
8.3
50.7
50.7
III. Murad
28.5
20.1
48.6
48.6
III. Mehmed
28.8
8.11
37.7
37.7
I. Ahmed
13.8
13.11
27.7
27.7
I. Mustafa
25:30
-.3;1.4
25.3;31
46
II. Osman
13.4
4.3
17.7
17.7
IV. Murad
14
16.5
30.5
30.5
İbrahim
24.3
8.6
32.9
32.9
IV. Mehmed
6.7
39.3
45.10
51
II. Süleyman
45.7
3.7
49.2
49.2
II. Ahmed
48.4
3.7
51.11
51.11
II. Mustafa
30.8
8.7
39.3
39.7
III. Ahmed
29.8
27.1
56.9
62.5
I. Mahmud
34.2
24.2
58.4
58.4
III. Osman
55.11
2.11
58.10
58.10
III. Mustafa
40.9
16.3
57
57
I. Abdülhamid
48.10
15.3
64.1
64.1
III. Selim
27.4
18.2
45.5
46.7
IV. Mustafa
27.9
1.2
28.11
29.2
II. Mahmud
23
30.11
53.11
53.11
I. Abdülmecid
16.2
22
38.2
38.2
Abdülaziz
31.4
14.11
46.4
46.4
V. Murad
35.8
-.3
35.11
63.11
II. Abdülhamid
33.11
32.8
66.7
75.5
V. Mehmed
64.6
9.2
73.8
73.8
VI. Mehmed
57.5
4.4
61.9
65.3
II. Abdülmecid
54.5
1.3
55.8
76.2
ORTALAMA
31.9
17.3
50.5
51.4